dinin tanımı
Din Anlayışları ve Diğer İnançlarda Din
Yukarıdan beri anlatılanlar, İslâm’a göre dinin tanımı, ya da İslâm bilginlerine göre ‘din’ olayını anlama çabalarıdır. Başka dinlere inanan insanların din olayına yaklaşımı elbette böyle değildir. Batı ülkelerindeki felsefecilerin, sosyologların, politikacıların ‘din’ diye anlayıp izah ettikleri şey, çok farklıdır. Özellikle batıdaki pozitivist felsefenin ve modernizm denilen hayat anlayışının gelişmesinden sonra din’e getirilen tanımlar çok daha başkadır.
Biz bu farklı tanımlar üzerinde durmayacağız. Ancak, insan için din olayının hatırlattığı gerçeği, insan hayatında dinin yerini, insanların sürekli bir dine inandıklarını, hayatlarına temel aldıkları hayat felsefelerinin veya dünya görüşlerinin bir din haline geldiğini söylemek istiyoruz. Kur’an şöyle diyor: “Firavun, 'bırakın beni' dedi, 'Mûsâ’yı öldüreyim, o gitsin Rabbine yalvarıp yakarsın. Çünkü ben, onun sizin dininizi değiştirmesinden ve yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum.” (40/Mü’min, 26)
İslâm’a Göre Dinin Tanımı
Buraya kadar ‘din’ kelimesinin sözlük anlamlarını ve Kur’an’da hangi manalarda kullanıldığını kısaca gördük. Görüldüğü gibi bu kelimenin sözlük anlamıyla yakın ilgisi olmakla beraber, Kur’an’ın gelişiyle yepyeni bir kavram anlamı kazanmıştır. Bu kavram, Allah’ın insanlara gönderdiği İslâmın adı olmuştur.
İslâm bilginleri bu kullanımlardan hareketle ‘din’ kavramının tanımını yapmaya çalışmışlardır. İslâmí kaynaklarda ‘din’in farklı tanımlarına rastlamaktayız. Ancak bu tanımların sözleri farklı olsa da hepsinin ortak bir şeyi söyledikleri açıktır.
Bu tanımlardan Seyyid Şerif Cürcâní’ye ait olanı oldukça yaygındır: “Din, akıl sahiplerini Peygamberin bildirdiği gerçekleri benimsemeye çağıran ilâhí kanundur.”
‘Din’ şu şekilde de tarif edilmiştir:
“Din, akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı şeylere götüren ilâhí bir kanundur.”[1]