komünist rejim

Komünist Vahşetin Acı Bilançosu

Komünizmin girdiği Kamboçya, Kuzey Kore, Laos, Vietnam, Doğu Avrupa ve Afrika ülkeleri gibi ülkelerin hepsinde benzeri vahşet örnekleri yaşanmıştır. Komünizmin bu kanlı bilançosu, "Komünizmin Kara Kitabı" adlı eserde şöyle özetlenmektedir:

Kimi uygulamalar belli rejimlerde daha ön plana çıksa da, suç işleme yöntemleri önemli ölçüde benzerlik taşıyordu. Farklı yöntemlerle katletme, kurşuna dizme, asma, suda boğma, sopayla döverek ve kimi durumlarda zehirli gaz ya da araba kazasıyla öldürme, açlık yoluyla imha; kıtlık oluşturarak ya da açlara yardım etmeyerek; sürgüne gönderme, yolda (uzun mesafelerin yaya ya da yük vagonlarıyla katedilmesi sırasında) ya da zorunlu ikamet yerinde ve/veya çalışma kamplarında (bitap düşme, hastalık, açlık, soğuk yüzünden) meydana gelen ölümler. "İç savaş" olarak adlandırılan dönemlerin durumuysa daha karmaşıktır. Neyin isyancılar ile hükümet güçleri arasındaki çatışmaların sonucu, neyin sivil halkın katli olduğunu ayırdetmek kolay değildir.

Darwin'in ve Marx'ın Çin Elçisi: Mao Tse Tung

Stalin'in totaliter rejimi sürerken, Darwinizm'i kendisine bilimsel dayanak sayan bir başka komünist rejim de Çin'de kuruldu. Mao Tse Tung'un önderliğinde komünistler, uzun bir iç savaş sonucunda 1949 yılında iktidara geldiler. Mao, kendisine büyük destek veren müttefiki Stalin gibi, baskıcı ve kanlı bir rejim oluşturdu. Çin, sayısız politik idama sahne oldu. İlerleyen yıllarda ise Mao'nun "Kızıl Muhafızlar" adını verdiği genç militanlar, ülkeyi tam bir terör ortamına sürükleyecekti.

Mao, kurduğu bu düzenin felsefi dayanağını ise, "Çin sosyalizminin temeli, Darwin'e ve Evrim Teorisi'ne dayanmaktadır" diyerek açıkça belirtmişti.90

Bir Marksist, ateist ve evrimci olan Mao, "ileriye doğru büyük sıçrama" olarak isimlendirdiği hareketin okuma materyallerinin Charles Darwin'in eserleri ve ayrıca evrim teorisini destekleyen diğer materyaller olacağı emrini vermiştir.91

KOMÜNİST ÇİN'İN İSLAM KARŞITLIĞI KOMÜNİST ÇİN, TOPRAKLARINDA İSLAM'I İSTEMİYOR

3.BÖLÜM

Yazı dizimizin dünkü bölümünde Doğu Türkistan'ın Çin açısından stratejik ve ekonomik olarak çok büyük bir öneme sahip olduğunun üzerinde durduk. Ancak Doğu Türkistan'da dindar Müslümanların sık sık gözaltına alınmaları, dinlerini gerektiği gibi yaşamalarına izin verilmemesi ve din adamlarına uygulanan baskı, bu şiddet politikasının çok daha derin bir nedeni olduğunu akıllara getirmektedir. Herşeyden önce bu, Kızıl Çin'in Doğu Türkistan'daki İslami varlıktan büyük endişe duyduğu anlamına gelmektedir.