Hristiyanların Sünnet olmamaya Cevabı

Hırıstiyanlar neden sünnet olmuyorlar, uzun ve pis kıllarını kesmeden hep pis kalıyorlar?

Cevap – İlkin belirtelim ki, sünnet olan çok ama çok sayıda hristiyan vardır. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde erkek bebekler doğduklarında hastanede sünnet edilirler. Dinsel nedenlerden daha çok sağlık nedeniyle sünnet edilirler. Türk hristiyanlar da erkek çocuklarını sağlık gerekçesiyle, genellikle doğduktan sonra hastanede sünnet ettirmektedirler.

Bakın Kutsal Söz ne diyor: “RAB insanın gördüğü gibi görmez; çünkü insan yüze bakar, fakat RAB yüreğe bakar.” 1 Samuel 16:7.

Evet, insanı yaratan Rab, içe bakar, insan gibi dışa bakmaz! Erkeklik organındaki derinin kesilmesiyle, Tanrı önünde tertemiz olduğumuzu ve sonunda Cennet’e gireceğimizi sanırız ve ancak kendimizi aldatırız!

Ebedî Mesih’de imanlı Rab sözcüsü İbrahim, 99 yaşında iken Rab, sünnet olmasını ve ondan sonra gelecek bütün erkek çocukların doğumdan sonra tam 8 inci günde sünnet edilmelerini emretti! O zaman İbrahim ve onun emrindeki erkeklerle Mısır’lı kadın Hacer’den doğan 13 yaşındaki oğlu İsmail hep beraber, Kutsal Kitap’da, Tekvin (Doğuş) 17:22-26 da okuduğumuz gibi sünnet oldular...Bu tarihsel gerçekleri, “ imam” veya “hoca” dediğimiz adamlar da bilmezler, çünkü Yaratan’ın Ebedî Sözü olan Kutsal Kitab’ı okumaktan korkarlar! Şimdi onları da ayıplamıyorum, çünki Kutsal Söz’de, Mesih İsa ile yüzyüze gelip O’nunla tanışmadan önce, ben kendim de tıpkı onlar gibi ve öcüden korkar gibi İncil’den korkardım!

Sünnet için Rab’bin emri böyle olmakla beraber, sünnet olmakla bir kulun günahlarından temizlenmesi de imkansızdır. Batı-ülkelerinde tanıştığım Mesih inanlısı olan çoğu kimseler, oğlan çocukları doğduğu zaman hastahanede doktora sünnet-derisini kestirirler. Lâkin Tanrı önünde günahların affı için bunun asla bir değeri de olmadığını iyi bilirler! Çünki bizleri yaratan, seven, çağıran ve yargılayan Rab, deride yahut kabukta değil, yürekte ve ruhta sünnetlilik, doğruluk istiyor! Onun için “sünnet derimiz kesildi” diye Tanrı önünde hiç birimiz övünmeğe kalkışmıyalım!

Uzun ve kısa olan kıllar konusunda da durum aynıdır! Üstelik, Batı ülkelerinde “pis” dediğimiz yabancılar, her hafta, hatta her gün banyo yapıp temizlenirler. Orta doğudaki biz insanlar, gusul abdesti alıp haftada bir kez yıkansak çok temiz olduğumuzu zannederiz. Çoğumuz, haftada değil, ayda değil, bayramdan bayrama, ya da altı ayda bir veya senede bir kez yıkanırız!

Üstelik hepimizi yaratan Tanrı, insan gibi, dıştaki temizlikle de yetinmiyor ve ruhta temizlik, doğruluk istiyor! Şimdi biz, sünnete mi temizlik diyelim? Hapishane ziyaretlerimde İncil hediye ederken, sünnetli olan çok Müslüman Arap, Pakistanlı ve Türk yalancılar, hırsızlar ve katiller gördüm. Tanrı huzurunda bunlara mı “temiz” diyelim?

Yargılayan Tanrı, insanın dışındaki pislikten önce, insanın ruhundaki pisliklere dikkatimizi çekiyor! Kafasında yalan hazırlayan, hırsızlık düşünen, katillik pilanlayan kul, Rab önünde her düşündüğü kötülüğü zaten işlemiş durumlara düşüyor! Matta 5: 28 de: “Bir kadına şehvetle bakan her adam zaten yüreğinde onunla zina etmiştir.” diye de yazılıdır! “Ağızdan çıkan şeyler yürekten çıkar, ve insanı onlar kirletir. Çünkü kötü düşünceler, öldürmeler, zinalar, hırsızlıklar, yalan şehadetler, küfürler yürekten çıkar. İnsanı kirleten şeyler bunlardır; fakat yıkanmamış ellerle yemek, insanı kirletmez.” Ebedî Söz’de Matta 15: 18-20 ve Markos 7: 14-23. Gerçek böyleyken, yargılayan Rab’bin önünde, günahın tek cezası olan ebedî ölüm yargısına düşmemiş bir tek peygamber, bir tek imam veya bir tik temiz-kul kalmış mıdır?

Konular