İNCİL’DE KADININ YERİ VE ROLÜ NEDİR? Sadece susun ve konuşmayın mı der?

İNCİL’DE KADININ YERİ VE ROLÜ NEDİR?

Bu konu İncil’de şöyle açıklanır:

‘Çünkü Mesih’e vaftiz olunanlarımızın hepsi Mesih’i giydiniz. Ne Yahudi ne de Yunanlı vardır, ne kul ne de azatlı vardır ne de erkek dişi vardır; çünkü Mesih İsa’da hepiniz birsiniz’(Galatyalılar 3:27.28).

Tanrı Havva’yı Adem’in kaburga kemiğinden yarattı. Onu erkeğe eş ve yardımcı olsun diye atadı.

‘Ve Rab Allah adamın üzerine derin uyku getirdi ve o uyudu; ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı, ve yerini etle kapadı; ve Rab Allah adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve onu adama getirdi. Ve adam dedi: Şimdi bu benim kemiklerimden kemik ve etimden ettir; buna Nisa denilecek, çünkü o insandan alındı’ (Yaratılış 2:21-23).

Tanrı onlara evliliği önerdi. İnsanın karı-koca ilişkisinde beraberce yaşamasını saptadı.

‘Bunun için insan anasını ve babasını bırakacak ve karısına yapışacaktır ve bir beden olacaklardır’ (Yaratılış 2:24).

Kutsal İncil Kitabı’nda karı koca ilişkisiyle ilgili her iki tarafa da şu öğüt verilir:

‘Ey kadınlar, kocalarınıza Rabbe tabi olur gibi tabi olun. Çünkü bedenin kurtarıcısı Mesih kilisenin başı olduğu gibi, erkek de kadının başıdır. Fakat kilise Mesih’e tabi olduğu gibi, kadınlarda böylece her şeyde kocalarına tabi olsunlar. Ey kocalar, Mesih kiliseyi su yıkaması ile kelamla temizleyerek takdis etsin diye, leke yahut buruşuk, yahut bu gibi şeylerden biri olmıyarak, onu bizzat kendine izzetli olarak arzetsin, mukaddes ve lekesiz olsun diye, onun uğruna kendisini teslim edip kiliseyi sevdiği gibi karılarınızı sevin. Böylece kocalar kendi karılarını kendi bedenleri gibi sevmeğe borçludurlar. Kendi karısını seven kendisini sever’ (Efesoslular 5:22-28).

‘ Ey kocalar, siz aynı suretle daha zayıf kaba ve hayat inayetinin hemvarislerine hürmet eder gibi, kadına hürmet ederek karılaıınızla beraber akıl dairesinde oturun, ta ki dualarınıza mani olmasın’(1.Petros 3:7).

Kuşkusuz koca ailenin başkanıdır. Manevi sorumluluklar taşır. Evli kadın kocasına bağlıdır, çünkü erkekten daha zayıftır. Ama bu, kadını baskı altında bulundurmak ya da fikir sömürüsüne sokmak demek değildir. Tam tersine koca, sevgi ve koruyuş sorumluluğu taşımaya yükümlüdür. Kocanın karısını tartaklaması sağduyunun kavrayamıyacağı ilkel bir düşüklük ve kötülüktür. Böyle birisi Tanrı’ya nasıl dua edebilir? Çok evlilik (poligami) sorununa gelince, Tanrı düzeninde bu tür davranış yoktur. Bu kadını erkeğin elinde bir zevk olma aracı yapar. Düpedüz bir zulümdür bu. Tanrı atalarımızı bunun için yaratmadı. Kadın erkeğin ekin tarlası değildir, erkek ona dilediği gibi davranamaz. Tanrı kadını ikinci sınıf bir yaratık yapıp onu erkeğin keyfine bırakmadı. Kadın da erkek benzerliğinde yaratılmış onurlu bir varlıktır. Karı – koca ilişkisinde İncil şöyle öğretir.

‘Fakat zinalardan dolayı herkesin kendi karısı olsun ve her kadının kendi kocası olsun. Koca karısına ve böylece de karı kocasına hakkını eda etsin. Kendi bedeni üzerine karının değil, ancak kocasının hakimiyeti vardır; ve böylece de kendi bedeni üzerine kocanın değil, ancak karısının hakimiyeti vardır. Birbirinizi mahrum etmeyin, meğer ki dua ile meşgul olmanız için iki tarafın rızasıyla muvakkaten olsun ve tekrar birleşin, ta ki imsaksizliğinizden dolayı Şeytan sizi igva etmesin. Fakat emir olarak değil, müsaade olarak bunu diyorum. Lakin bütün insanların benim kendim gibi olmalarını istiyorum; fakat kimi böyle, kimi şöyle, herkesin Allah’tan kendi mevhibesi vardır’(1.Korintliler 7:2-7).

Evlilikte önemli yer tutan ilişki sorunun açıklanışı böyledir. Karı-koca arasında tam eşitlik ve karşılıklı hak tanıma evlilikte temel mutluluktur.Biri öbürünün hakkını çiğneyince kargaşalık doğar.Bir kadının, hatta erkeğin evlenmeyip ahlaklı yaşam sürmesi, Tanrı’ya ve topluma bu yolda yararlı olması olanaksız değildir. Bazı toplumlarda kadının davranışlarını gözlemek, yalnız kocanın değil tüm çevreningörevi olmuştur. Bu tutum kadını yıpratır, moralini bozar. Kadını toplum işlemlerinden yetersiz, ya da yararsız saymak, onu hor görmek, dövmeyi yiğitlik saymak, eşit davranışı yadırgamak, kız çocuklarını okuyup yazmaktan yoksun bırakmak, Tanrı’nın düzenine direniştir.

Kadını ezmeyi ve yermeyi öngören tutum İncil yasası dışında kalır. Bu nedenlerle kadın, bugün kadın hakları sorunu yeryüzünde en önemli bir dava olmuştur. Nice kuşaklar buna önayak olmaktadır. Kadın haklarını ilk kez İsa Mesih belirtmiştir. Öğrencileri arasında birçok kadın vardı. Birinci yüzyılda kilise kurulunca, kadına önemli görevler verildi. İsa, kadınla erkeği eşit tuttu ve hiçbir ayırım gözetmedi. Kadını erkeğin keyfin, baskısına ve adaletsizliğine uyruk yapmak ruhsal anlayışın kıt oluşunu belirtir. Kadına baskı yapmak, yaratıcısına karşı çıkmak demektir. Kadına gereken ve yaraşan yeri tanımayan insan, uygarlıktan, gelişmekten söz edemez.Bazıları, kadının kolaylıkla ahlaksızlığa düşebileceğini ve bu yüzden gözaltında tutulmaları gerektiğini öne sürebilirler. Fakat Mesih’in öğretişlerinde çift ahlak kuralına yer yoktur. İki kişi ahlaksızlığa sürüklenince bundan hem erkek hem de kadın, eşit oranda sorumludur. Kadının ahlaksızlığa düşeceği korkusu ile onu kafes arkasına kapatmak mantığına uyulunca, kolaylıkla ahlaksızlığa sürüklenebilen erkeğin de çevrelenmesi neden gerekli sayılmasın? O, ne tür Tanrı olmalı ki, kutsal yasası kadını baskı altında tutsun, erkeği ise büsbütün serbest bıraksın! Tanrı, çelişkiler dünyasında iş görmez.Allah hem sevgidir, hem de Hak’tır. Hem erkeğin, hem de kadının günahlılığını bilir. Bu nedenle her ikisi için de bir kurtarıcı atadı. İncil’de, zina kadın için büyük bir suç olduğu kadar, erkek için de büyük bir suçtur. İsa Mesih, zina nedeni dışında ne erkeğe ne de kadına boşanmak izni veriyor.Kadının erkekle eşit haklara sahip olduğu belirtilirken, bu haktan yararlanan yalnız kadın değil, ama erkektir de aynı zamanda. Eşini saygılı ve değerli bir yaşam arkadaşı olarak yükselten erkek, kendi durumunu ve sosyal düzeyini yükseltir. İsa Mesih şöyle der:

‘Çünkü ne hükümle hükmederseniz, onunla hükmolunacaksınız; ölçtüğünüz ölçü ile de size ölçülecektir’ (Matta 7:2-12).

‘Komşunu kendin gibi seveceksin’ (Matta 22:39).

Tanrı, kadını ve erkeği aynı özden yarattı. Onları tek vücut olarak evlilikte birleştirdi. İki kişinin tek vücut olması tanrısal bir sırdır. Hiçbir erkek kendi bedeninin üyelerine işkence uygulamayacağı gibi, Tanrı’yı hoşnut etmeyi öngören erkek de karısına ikinci sınıf yaratık gibi davranamaz. Onu ruh, beden ya da moral açılarından işkence etmez. Tam tersine, kadına daha zayıf bir varlık olduğu için daha değer verir ve onu korur.

Konular