Müslümanlara Tevrat ve İncil'in değiştirildi iddialarına Hitaben Cevap!

Müslümanların, Kitab’ı Mukaddes’in

Değiştirildiğine İlişkin İddiaları

“Kendilerine tanıklık ederim ki, Tanrı için gayretleri
vardır; ama bu bilinçli bir gayret değildir.”
(Romalılar 10:2)

Bügünkü Müslümanların çoğu Kitab-ı Mukaddes’in gerçekten Tanrı tarafından verilen bir kitap olduğu fakat sonradan değiştirilip artık asıl metninin yok edildiği iddia edilir. Bu düşünce ile İznik Konseyi (Council of Nicea, M.S. 325) hakkında uydurulan öyküde; bu konseyde bilinçli bir şekilde İncîl nüshalarının imha edildiği ve sadece 4 İncîl’in seçildiği anlatılır. Bundan dolayı bazı Müslümanlar sadece Tevrât, Zebûr ve İncîl’in “orijinal”lerini kabul ettiklerini iddia ederler. Onların yorumuna göre:

“Hazreti Adem’den Yüce Peygamberimiz (S.A.V.)e kadar bütün
Peygamberler, Hakk katında tek din olan İslâm’ın tevhid
esaslarını teblîğ ettiler. Bu arada Hazreti İsâ (A.S.) da
bizim inandığımız tevhid esaslarını aynen ümmetine tebliğ
etti; kendisine nazil olan İncîl; Kur’ân-ımızdaki tevhid
prensiplerinin aynısını ifade eder... Fakat sonradan bazı
kötü kişiler, Tevrât ve Zebûr gibi İncîl’i de tahrif
ettiler, hurafelerle doldurup safiyetini bozdular. Biz
Müslümanlar; İncîl’in Hz. İsâ’ya inen şekline iman ederiz.
Bugünkü İncîl’in bizim inandığımız saf ve tahrif olunmamış
İncîl’le, uzakdan - yakından hiçbir alakası yoktur.”1

“Kuran-ı Kerim’den başka bütün semavî kitapların
zamanları geçmiş, hükümleri tamamen kalkmıştır.” “Biz
Müslümanlar; Allah tarafından indirilen kitap ve
sahifelere inanır, hiç birisini red ve inkâr etmeyip,
Kur’ân-ı Kerîm’den başkası ile amel etmeyiz. Halen
mevcut Tevrât ve İncîl nüshaları değiştirildiği için
biz bunlara değil, Allah tarafından indirilen hakiki
Tevrât ve İncîl’e inanınırız. Bu bakımdan da ancak
Kuran’ı Kerim ile amel ederiz.”2
____________________
1. Belviranlı, İslâm Prensipleri, s. 135.
2. Akaltun, Din ve Namaz Hocası, s. 23.

Birçok Müslüman “Din ve Namaz Hocası” başlıklı ilmihal kitaplarından etkilenerek “Tevrât ve İncîl’in değiştiğini, tahrife uğradığını” iddia ediyor. “Bugün artık Tevrât ve İncîl’in asıllarıyla bir alakası olmadığını” öne sürüyor. “Mevcut olan ilâhî kitapların (Kur’ânı Kerim hariç) tahrif edilmiş ve değiştirilmiş olduğunu, asıllarının kaybolduğunu, dolayısıyla bunlara inanılamayacağını, ancak Müslümanların Allah tarafından indirilen hakiki Tevrât ve İncîl’e inandığını” anlatıyorlar. Bunun gibi iddialar çok yaygındır.

Bu görüş İslâm dünyasında ne kadar yaygın olursa olsun, acaba bugünkü İncîl’in orijinali ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur şeklindeki iddia doğru mudur? İslâmî eserlerin çoğunda Tevrât’ın tahrif edildiğinin Kur’ân’da bildirildiğini ileri sürer. Çoğu Müslümanlar bu tür iddiaları belirtirken, iddialarını destekleyen somut deliller sunamıyor. Geçerli bir kanıt gösteremiyorlar. Ciddi eserlerde bile tahrifin hangi ayetle bildirildiği gösterilemiyor. Bu tür davranışları, diğer insanların inançlarına karşı direkt bir saldırı değil midir?

İslâmiyet’ten başka diğer dinler, Kutsal Kitaplara karşı bu tür iddialar ortaya atmaz. Ne Yahudi, ne Hıristiyan, ne Hindu, ne Brahmân, ne Budist, ne de başka bir din bu tür iddialar ortaya atar. Çin’in en ünlü filozofu olan Könfüçyüs (M.Ö. 551-479) çok önemli bir hususa değinmiştir: “Bilgi; birşey bildiğinde, bildiğin şeye sarılmak, ve bir şey bilmediğinde de, onu bilmediğini itiraf etmendir.”3

“Size şunu söyleyeyim, insanlar, söyleyecekleri her boş söz
için yargı gününde hesap verecekler. Kendi sözlerinizle
aklanacak, yine kendi sözlerinizle şuçlu çıkarılacaksınız.”
(Matta 12:36)

Müslümanların çoğu, başkalarının dinini kötülemenin gerçek bir Müslüman’a yakışmayacağını düşünse de maalesef İslâmiyet’te bunun istisnaları vardır. Müslümanlar sürekli Kitab-ı Mukaddes’e saldırıyorlar. “Kitabınız değiştirildi” diyorlar. Halbuki, “Onus probandi” onlara aittir. Yani, “tartışılan şeyi ispat etme zorunluluğu” onlara aittir. Kitab-ı Mukaddes’in gerçekten değiştirilip değiştirilmediğini görmek istersek, öncelikle şu sorulara cevap vermek gerekir:
____________________
3. Könfüçyüs, The Confucian Analects, 2:17.

- Kitab-ı Mukaddes ne zaman değiştirildi?
Hz. Muhammed’den önce mi, yoksa Muhammed’den sonra mı?

- Kur’ân’da, Kitab-ı Mukaddes’in tahrifini bildiren bir ayet
veya somut bir kanıt var mıdır?

- Hz. Muhammed’in bu konuda söylediği bir söz (hadis) var
mıdır?

- Tarih boyunca bugün elimizde mevcut olan Kitab-ı
Mukaddes’ten başka Kitab-ı Mukaddes’i gören bir şahid’in
ismi var mıdır?

- Kitab-ı Mukaddes’in ilk metinleri ile şimdikileri
arasında somut farklılıklar var mıdır?

- İncîl’in değiştirildiğini iddia edenlere göre
“değiştirilmemiş” olan İncîl’in dağıtımı hangi tarihler
arasında olmuştur?

- Hangi ayetler hangi amaçla değiştirilmiştir? Yani Yahudiler
veya Hıristiyanlar Tanrı’nın Sözünü değiştirmeyi neden
istesinler?

- Söz konusu olan “tahrif” Kitab-ı Mukaddes’in metinleriyle mi
ilgili, yoksa yorumu ile mi ilgilidir?

- Metinlerle ilgili ise, yüzlerce mevcut olan metinlerin
arasında hangi metinler etkilenmiştir?

- Bu iddia edilen değişiklikler, metinlerin esas anlamını
yüzde kaç etkiliyor?

- Dünya çapındaki bütün Hıristiyanların farklı mezhepler,
değişiklikler konusunda hemfikirler mi?

- Dünyanın dört bir yanından tüm Hıristiyanlar ne zaman ve
nerede bir araya gelerek kutsal ayetleri değiştirdiler?

- Onlar, o dönemde gayet yaygın olan binlerce el yazmasının bir
anda yok olmasını nasıl sağlamış olabilirler?

- Niçin imanlı Müslümanlar gerçelk Kutsal Kitap’lardan bir
tanesi saklamadırlar?

- Asıllarının nerede olduklarını bize haber veremezler mi?

Eğer yukarıda zikredilmiş olan sorulara Kitab-ı Mukaddes’in değiştirildiğini iddia edenler geçerli bir cevap veremiyorlarsa, o zaman Kitab-ı Mukaddes’in değiştirildiğini iddia etmeleri asılsız bir hipotez olur. Buna “Dum tacent clamant” denilir, yani “onların sessizliği, birçok şey ifade eder.” “Eğer sana cevap veremezlerse bil ki onlar, keyiflerine uyuyorlar.” (Kasas 28:50)

Bu sorulara geçerli bir cevap veremiyorlar, ama Kur’ân’da Tevrât’ın tahrif edilmiş olduğunun bildirildiğini yazmaktan da vazgeçmiyorlar.

“Kur’ân-ı Kerîm dışında kalan ilâhî kitaplardan Tevrât
ve İncîl’den başka hiç biri zamanımıza kadar
gelmemiştir. Hepsi tarihin nisyan (unutma) sahîfeleri
içine gömülüp gitmiştir. Bugün elde bulunan ve ilâhî
kitap diye vasfedilen Tevrât, Hz. Mûsâ’ya gelen
Tevrât’ın aynısı değildir. Hz. Mûsâ’dan çok sonra
yazılmış, muhtelif müelliflere ait parçalardan meydâna
gelmiş anonim eserdir. İncîl de böyledir. Yalnız biz
mü’minler, Hz. Mûsâ’ya Cenâbı Hak tarafından “Tevrât”
isimli bir kitabın indirildiğine şeksiz (şüphesiz)
inanırız. Bu hususta şüphe etmek mü’minlerin
akıllarının kenarından bile geçmez. Hz. Mûsâ’ya
indirilen Tevrât bozulmuş, tahrîf edilmiş ve fanîlerin
elinde bir oyuncağa dönmüştür. Ama bugün elde mevcut
Tevrât’da Hz. Mûsâ’ya gelen vahiylerden hiç bozulmayan
kısımlar da olabilir. Biz bunun miktarını ve hangileri
olduğunu bilemeyiz.”4

“İslâm çerçevesi içinde günümüze kadar Zebûr’dan hiçbir
şey intikal etmemiştir. Onun için Zebûr hakkında çok
şey bilmiyoruz.”5

“Eğer bir kişi farklı öğretiler yayar ve doğru sözleri, yani
Rabbimiz İsa Mesih’in sözlerini ve Tanrı yoluna dayanan
öğretiyi onaylamazsa, kendini beğenmiş, bilgisiz bir
kişidir.” (2 Timoteyus 6:3-4)
____________________
4. Aydemir, Tefsîrde İsrailiyyat, ss. 24-25.
5. Aydın, İslâm Dîni İlmihali, s. 115.

Konular