Advaita Vedanta
Bir gün uykuya dalsan ve rüya görmeye başlasan, seni hiç uyandırmasalar sen yaşadığın, gördüğün herşeyi gerçek sanmaya başlarsın." Matrix...
Eğer gerçeği gözlerin açıkken yaşamıyorsan, kapalı iken de yaşayamazsın!
Peki İllüzyon Nerede!!!
Bir gün ağabeyimle Matrix hakkında sohbet ederken, o filmin aslında Advaita Vedanta isimli bir Felsefe’nin uyarlaması olduğunu söylemesi üzerine araştırmaya ve düşünmeye başladım. Swami Vivekananda‘nin yazdığı öykü ilk okuduğum kitaplarda ilgimi çekti çünkü, illüzyon ya da mayayı anlatan güzel bir efsane idi.
İndra Efsanesi
İndra, Hint Mitolojisin deki Tanrılar’dan biridir. Bir gün çamur banyosu alan domuzları gördü ve domuzlar bundan ne zevk alırı merak etti. Diğer Tanrılar’a da sordu ise de cevabını bulamadı. Bir zamanlar Tanrılar’ın kralı İndra pislikler içinde yaşayan bir domuzun bedenine girdi ve Tanrı olduğunu unuttu. Domuz bir eşi ve çok sevdiği yavruları oldu, yaşamından çok mutlu idi. Sonra bazı Tanrılar o’nun bu halini gördüler ve yanına gelerek, ‘sen bütün Tanrılar’ın kralısın, bütün Tanrılar senin emrin altında olduğu halde, sen neden buradasın’ diye sordular. Fakat İndra ne domuz hayatını, ne de domuz yavrularını bırakmak istemedi. Tanrılar ne yapacaklarını şaşırıp, İndra’yı geri döndürmek için bütün domuzları öldürmeye başladılar. Bütün domuzlar öldüğü zaman, İndra ağlamaya ve yas tutmaya başladı. O zaman Tanrılar o’nun domuz bedenini yırtıp açtılar ve İndra dışarı çıktı. Ne kadar kötü bir rüya gördüğünü, Tanrılar’ın kralı olan kendisinin, bir domuz olduğunu ve bir domuz gibi yaşamanın tek yaşam şekli olduğunu kabul ettiğini anladığı zaman, gülmeye başladı. Hatta o dönemde, bütün evrenin kendisinin ki gibi bir domuz yaşamı sürmesini dilediğini hatırladı…Göğe döndüğü zaman İndra başından geçen bu serüvene çok güldü ama domuzların balçığı neden sevdiğini hiç bir zaman anlayamadı…. Atman da kendisini doğa ile özdeştirdiği zaman, saf ve sonsuz olduğunu unutur. Atman sevmez, çünkü o sevgini kendisidir. Atman var olmaz, çünkü o varlığın kendisidir. Atman bilmez çünkü, bilginin kendisidir. Atman’ın sevdiğini, varolduğunu veya bildiğini söylemek yanlıştır. Sevgi, var olmak ve bilgi Atman’ın nitelikleri değil, özüdür. Onlar bir şeyin üzerine yansıdıkları zaman, onlara ‘ o şeyin nitelikleri ‘ adını verebilirsiniz. Ancak kendi ihtişamı içinde oturan, doğumu veya ölümü olmayan sonsuz Atman’ın nitelikleri yoktur, çünkü tüm oluşumlar o’nun özüdür.
Advaita Vedanta (Non Dualism)
Varlığın birliği. Ruhla madde ikiliğini kabul etmeyen görüş. Bazı kaynaklarda Jnana Yoga olarak da geçiyor. Bilgi ve bilgelik yoludur. En zor yoldur ve irade ve aklın muazzam kuvvetini ister. Jnana Yogi, Vedanta felsefesini öğrenerek zihnini, kendi niteliğini inceleyip araştırmak üzere kullanır. Tıpkı bir bardağın içindeki ve dışındaki alanları farklı algılamamız gibi, kendimizi de Tanrı'dan ayrıymış gibi algılarız. Jnana Yoga, bu yolun takipçilerine, direkt olarak bardağın kırılması ve bilgisizlik örtüsünün kalkmasıyla, Tanrı ile bütünlüğün deneyimlenmesi için yol gösterir. Jnana Yoga uygulanmasından önce, diğer yoga türlerinin öğrettiği bilgilerin kesinlikle tamamlanmış olması gerekir. Bencillikten vazgeçme,Tanrı sevgisi, bedenin ve zihnin gücü, insanın kendisini bilmesi olmaksızın, bu yolda başarıya ulaşılamaz.
‘Ötelerin ötesidir, Brahman, yücelerin yücesi. Başlangıçta yalnız O vardı. Adlar değişik, kalıplar ayrı, cevher tek; Brahman. Ama Brahman dışında başka bir kainat da var, benliğimiz Atman. Vücut bir araba, sahibi : Atman, Akıl: Arabacı, Koşumlar: İdrak, Duyumlar: at. İdrak duyumlardan, akıl idrakten, Atman akıldan üstün. Atman için ne doğum var, ne ölüm. Hem uzak, hem yakın, hem herşeyin içinde, hem de herşeyin dışında. Bütün varlıklarda O’nu, O’n da bütün varlıkları gören şüpheden azat olur. Dış Dünya, çöldeki serap gibi…’ Gözle görürsün ama, gerçekte yok. Susuzluğunu arttırır sadece, gidermez. Karanlıkta yılan sandığın, aydınlıkta bir ip. Korkun da, kaygın da bir vehim: Maya.’
Dış dünya, iç dünya… Bu ikilik bilgisizliğimizden doğan bir kuruntu. Varlık tek: Atman-Brahman.
Kral Janaka bir seferinde rüyasında bir dilenci olduğunu gördü. Uyanınca Gurusu Vasishta’ya sordu: ‘Ben rüyasında dilenci olduğunu gören bir kral mıyım, yoksa rüyasında kral olduğunu gören bir dilenci miyim?’ Guru yanıtladı: ‘Hiç biri değilsin ve her ikisisin. Olduğunu zannettiğin şeysin ama değilsin. Öylesin, çünkü ona göre (ona uygun olarak) davranıyorsun, öyle değilsin çünkü o devam etmez. Sen sonsuza dek bir kral ya da bir dilenci olarak kalabilir misin? Her şey değişmek zorundadır. Sen ise değişmez olansın. Sen nesin?’ Janaka dedi ki: ‘Evet, ben ne kral ne de dilenci, ben tarafsız, sakin bir tanığım. ’Guru dedi ki: ‘Bu senin son illüzyonun, bir gnani olduğun, yani sıradan insanlardan farklı ve üstün olduğun hayali. Yine sen kendini zihin ile özdeştiriyorsun, bu durumda uslu, akıllı, her bakımdan örnek bir zihin. En ufak bir fark gördüğün müddetçe sen gerçeğe yabancısın demektir. Sen zihin düzeyindesin. ‘Ben kendimim’ gittiğinde, ‘Ben her şeyim ‘ gelir. ‘Ben her şeyim’ gittiğinde ise ‘Ben’im ‘ gelir. ‘Ben’im bile gittiğinde, sadece Gerçek vardır ve gerçeğin içinde her bir Ben’im korunur ve yüceltilir. Ayrılıksız başkalık (çeşitlilik) zihinin ulaşabileceği nihai nokta, en son gerçektir. Onun ötesinde tüm faaliyetler biter, çünkü onun içinde bütün hedeflere ulaşılır, bütün amaçlar gerçekleştirilir.’
7. yüzyıl tefsircisi Shankara ise söyle diyor:
"Mekana, zamana, objelere, şahıslara ve böyle şeylere ait rüyalar görebilirsin. Fakat onlar gerçek değildirler. Uyanık durumda, bu dünyayı tecrübe edersin, lakin bu tecrübe, cehaletinden doğar. O uzatılmış bir rüya görme durumudur, bundan dolayı gerçek değildir. Bu beden, bu organlar, bu hayat soluğu, bu ego duygusu da gerçek değildir. Bundan dolayı, ‘O sensin’ saf, mutluluk, ikincisi olmayan bir, ilahi Brahman, sensin"
Shankara Felsefesi’nin Esası
‘Gerçek; Mutlak varlık, bilgi ve mutluluk olan Brahman’dır. Kainat gerçek değildir. Brahman ve Atman (insanın manevi benliği) , birdir’ Shankara, felsefesini bu kelimelerle özetliyor.
Shankara, ‘Gerçek’ olarak sadece değişmeyeni ve yok olmayanı kabul ediyor. Şayet varlığı geçici ise, ne herhangi bir obje (nesne) ne de herhangi bir çeşit bilgi gerçek olamaz. Mutlak gerçek daimi varlığı, mevcudiyeti ifade eder. Eğer uyanık durumlarla, rüya görme esnasındaki muhtelif tecrübeleri düşünürsek, rüya görme esnasındaki tecrübelerin uyanık durumdaki tecrübeler tarafından ve uyanık durumdaki tecrübelerin rüya görme durumundaki tecrübeler tarafından tekzip edildiklerini keşfederiz. Her iki tecrübede rüyasız uykuda yok olur. Başka bir deyimle, zahiri veya deruni her bilgi mevzuu değişikliğe hedeftir ve bu sebepten Shankara’nın tabiri ile ‘gerçek değildir.’
Sahankara, dünyanın sadece varlığı bizim idrakimize dayandığından dolayı gerçek olmadığını söylemiyor. O’na göre dünya hem vardır, hem yoktur. O’nun gerçek olmadığı, aydınlanmış bir ruh, en yüksek mistiki tecrübeye ulaştığı zaman anlaşılabilir. Aydınlanmış bir ruh, deneyüstü (transcendental) şuurluluğa ulaştığı zaman, Benliği (Atman), saf mutluluk, saf akıl ve ikincisi olmayan Bir olarak idrak eder. Bu şuurluluk durumunda her çokluk anlayışı her çokluk anlayışı kaybolur, artık benim ve senin duyguları yoktur. O zaman benlik, bu dünya görüntüsünün temeli, Bir, Gerçek, Brahman olarak mümtaz olur. Advaita Vedanta, düşünce ve madde dünyasının en yüksek gerçeğini red eder. Zihin ve madde, sonlu objeler ve benzerleri, Brahman’ın yanlış bir tefsiridirler, Shankara’nın öğrettiği şey budur.
Tıpkı bir çamur çanağın veya vazonun, çamurdan başka, bir şey olmadığının anlaşılması gibi , esasen Brahman olan, Brahman’dan doğmuş olan bu kainatın sadece Brahman olduğunu anla, Brahman’dan başka hiçbir şey yoktur.
İslam Alemi Tasavvuf Düşüncesi ile bütünsellik fikrine ulaşırken, Doğu Düşüncesi buna Yoga yoluyla yaklaşmaktadır. Yoga’nın anlamı, Atman’ı (Gerçeği) Atman Olmayan’dan (Görüntüden) ayırma demektir ve Yoga, zihnin faaliyetlerini kontrol altına alarak, kişisel benliği evrensel benlikle birleştirme yöntemidir.
Hint Felsefesi’nin Atman ve Brahman’a nasıl geldiğini anlamak için Upanişadlar ‘ı da anlamak gerek.
Upanişadlar
Upanişad (Upanishad) sözcüğü, Upa (yakın) ve sad (oturmak) sözcüklerinin bileşiminden oluşur ve bundan da Upanişadların (gerçeğe, ustaya) ‘yakın oturanlar’, yani yalnız eriştirilmişler için gizli bir öğreti olduğu anlaşılır. Upanişadlar’a Vedanta da denir. Bazı kaynaklar da ise Sama Veda, dini gerçeğin en büyük tarafı olan Tanrı Bilgisi’ni işler ve kitabın bu kısmına Upanişadlar adı verilmiştir. Kelime anlamı olarak ’Dizinin dibinde, bir öğreticinin dizinin dibinde’ anlamına gelen bir doktrin, bir hikmettir. Yine bu kelimenin diğer anlamı, yedinci yüzyıl tefsircisi Sahankara tarafından şöyle ifade edilmiştir: ‘Kişiyi cehalet bağlarından koparan ve en yüksek amaç olan özgürlüğe ulaştıran Tanrı bilgisi’ Upanişadların kaç tane oldukları bilinmemekle birlikte elde edilebilenler ancak 108 tanedir. Halen mevcut 108 Upanişad’dan 12 tanesi, Shankara tarafından ‘Brahman Sutraları’ adlı tefsir kitabında güvenilir şekilde tanıtılmıştır.
1- Katha Upanişad
Ölümsüzlüğün sırrı; kalbin arınması, derin düşünme ve insanın manevi aleme dönük gerçek Ben’inin (Atman) Tanrı (Brahman) ile aynı varlık olduğunu idrak etme yoluyla bulunabilir. Çünkü, ölümsüzlük Tanrı’ya ulaşmaktır.
2- Isha Upanişad
Dünyadaki hayat ile, ruh alemindeki hayat, birbirine zıt şeyler değildir. Çalışma hayatı Tanrı Bilgisi’ne zıt bir yaşantı değildir, aksine tutkusuz olarak yapılan her faaliyet, bu bilgiye ulaşmak için vasıtadır. Diğer taraftan, terk ve feragat, egodan, bencillikten terk ve feragat etmelidir. Yoksa hayattan değil. Çalışmanın ve feragatın amacı, içteki Atman’ı ve dıştaki Tanrı’yı tanımak ve onların ayniyetini idrak etmektir. Atman, Tanrı’nın kendisidir ve Tanrı herşeydir.
3-Kena Upanişad
Tabiata ve insana ait her faaliyetin ardındaki kudret, Tanrı’nın kudretidir. Bu gerçeği bilmek, ölümsüz olmaktır.
4-Prasna Upanişad
İnsan; hayati soluk, düşünce, duyular ve hareketlerden müteşekkil bir varlıktır. Bu unsurlar, Atman’dan zuhur ederler ve eninde sonunda, bir akarsuyun denize karıştığı zaman kaybolması gibi, Atman’a karışarak ortadan kaybolurlar.
5-Mundaka Upanişad
Çeşit çeşit olan nesneler, sadece Tanrı’nın tezahürleridir. Bu sebeple, sadece nesneleri tanımak yeterli değildir. Aynı şekilde, insanların bütün faaliyetleri de sadece evrensel yaratılış seyrinin safları olduklarından dolayı; sadece faaliyet göstermekte, yeterli değildir.
Bilge kişi, bilgi ile hikmet arasındaki farkı ayırt edebilmelidir. Bilgi, nesnelere, faaliyetlere ve ilişkilere ait bir şeydir. Hikmet ise; Tanrı’ya ait bir şeydir; ve O, daima bütün nesnelerin, faaliyetlerin ve ilişkilerin ötesindedir. Yehane hikmet, O’nunla birleşmektir.
6-Mandukya Upanişad
İnsan hayatı, uyanıklık, düş görme, ve düşsüz uyku durumları arasında süregelir. Bunula beraber, bu üç halin ötesinde ‘Üstün Şuurlu Görüş’ adı verilen dördüncü bir durum vardır.
7-Taıttırıya Upanişad
Cehalet içindeki bir insan varlığını, gerçek Ben’i (Atman) kuşatan maddi kılıflarla hüviyetlendirir. Bu kılıfların ötesine ulaşan kişi, saf mutluluk olan Tanrı ile bir olur.
8-Aıtareya Upanişad
Evrenin kaynağı, idame ettireni ve sonu olan Tanrı, varlığın her safhasına iştirak eder. O; uyanan kişi ile uyanır, rüya gören kişi ile rüya görür ve derin uykuda uyuyan kişi ile uyur; lakin kendisi bu üç durumun da ötesindedir. Onun gerçek mahiyeti, saf şuurluluktur. ( Bu tecrübe ruhun üç halinin ötesinde ve onlardan tamamıyla farklı ‘dördüncü bir durum’ olarak gösterilir. Bu hal, Hallac-ı Mansur’un Ene-I Hak dediği Vahdet durumudur.)
9- Chandogya Upanişad
Tanrı herşeydir. Evrende var olan bütün görüntüler, duyular, arzular ve işler Tanrı’dan zuhur ederler. Fakat bütün bunlar sadece isim ve şekillerdir. Tanrı’yı tanımak için, kişinin kendisi ile kalbinin derinliklerinde gizli olan Tanrı’nın aynı Varlık olduğunu idrak etmesi gerekir. Kişi, ancak bu şekilde bütün ızdıraplardan ve ölümden kurtulur, her bilginin ötesindeki cevher bir olur.
10- Brihadaranyaka Upanişad
Atman her şeyden daha azizdir. Herşey ancak O’nun sayesinde azizdir. Atman, her fani mutluğun menşeidir. Kendisi ise saf mutluluktur. İyi veya kötü hiç bir faaliyet, O’na tesir etmez. O, duyunun ve bilginin ötesindedir, lakin bilge kişinin düşüncesinin ötesinde değildir.
11-Kaılvalya Upanişad
İnanç, ibadet ve tefekkür yoluyla kendi gerçek benini idrak eden bilge kişi, yeniden doğuş ve ölüm çarkından, ızdırap çarkından kurtulmuş olur.
12-Svetasvatara Upanişad
Tefekkür sanatı öğrenilebilir, ancak gerekli nizamlara göre çalışmalıdır. Maya ile birleşerek, bu evreni yaratan, idame ettiren ve yok eden; varlığın bütün şekillerinin ötesinde, sıfat ve faaliyetten münezzeh evrensel Tanrı ile aynı varlık olan şahsi Tanrı’yı idrak etmek, sadece bu yolla mümkündür.
Terminolojik Tanımlar :
Atman
: Gerçek ben, ‘öz’, ‘O’. Ruh
Brahman
: Başlangıçta büyülü formül, dua. Sonra kutsal bilgi, Vedalar. Nihayet dünyanın özü, evrensel ruh, mutlak.
Gnana
: Bilgi. Özellikle meditasyon yoluyla edinilen yüksek (manevi) bilgi. Gnana, her şeyin Brahman’da bir olduğunun idrak edilişidir.
Gnani
: Bilen
Guru
: Mürşit, üstat, pir, spiritüel öğretmen.
Maya
: İllüzyon. Gerçeği örten bir nevi tül. Gerçeği anlama vehmi, bu vehmi sağlayan tanrısal güç.
Sutra
: Vedalar geleneğine bağlı eserleri açıklayan metinler.
Vedalar
: Hint Aryalılar’ın en eski eserleri olan ilahiler bütünü. Bilgi, bilgelik.
Vedanta
: Vedalar’ın sonu. Upanişadlar’ın sonunda yer alan dini ve felsefi metinler. Upanişadlar’a bağlı metafizik düşünceler.
Yoga
: Hindu Felsefesin deki 6 altı sistemden biri. Yoga, bireysel ruhun (jivatma) Evrensel Ruh (Paramatma) ile birleşebilme yollarını öğretir. Yoga Sistemi’nin Patanjali tarafından kurulduğuna inanılır.
Yogi
: Yoga yöntemi uygulayan kişiye denir.
Kaynaklar :
Bir Dünyanın Eşiğinde, Cemil Meriç, İletişim Yayınları
Patanjali, Içsel Özgürlüğün Yolu (Yoga-Sutra), Arıtan Yayınevi
Tefrik Etme Hazinesi, Shankara. Viveka Chudamini, Dergah Yayınları, Şubat 1976
Upanişadlar ‘Tanrının Soluğu’, derleyen Mehmet Ali Işım, Dergah Yayınları
İlk Çağ Felsefesi Hint, Çin, Yunan, H. J. Störig, Yol Yayınları
Hintlilerde Tanrı, Korhan Kaya, Kaynak Yyaınları
Hinduizm ve Budizm, Ananda Coomaraswamy, Kaknüs Yayınları
Hint Mitoloji Sözlüğü, Korhan Kaya, İmge Kitapevi
Ben O’yum, Sri Nisargadatta Maharaj, Akaşa Yayınları
Gizli Sırlar Öğretisi, Ergun Candan, Sınır Ötesi Yayınları
--------
Hazırlayan: Hülya Xxanadu
Eğer gerçeği gözlerin açıkken yaşamıyorsan, kapalı iken de yaşayamazsın!
Peki İllüzyon Nerede!!!
Bir gün ağabeyimle Matrix hakkında sohbet ederken, o filmin aslında Advaita Vedanta isimli bir Felsefe’nin uyarlaması olduğunu söylemesi üzerine araştırmaya ve düşünmeye başladım. Swami Vivekananda‘nin yazdığı öykü ilk okuduğum kitaplarda ilgimi çekti çünkü, illüzyon ya da mayayı anlatan güzel bir efsane idi.
İndra Efsanesi
İndra, Hint Mitolojisin deki Tanrılar’dan biridir. Bir gün çamur banyosu alan domuzları gördü ve domuzlar bundan ne zevk alırı merak etti. Diğer Tanrılar’a da sordu ise de cevabını bulamadı. Bir zamanlar Tanrılar’ın kralı İndra pislikler içinde yaşayan bir domuzun bedenine girdi ve Tanrı olduğunu unuttu. Domuz bir eşi ve çok sevdiği yavruları oldu, yaşamından çok mutlu idi. Sonra bazı Tanrılar o’nun bu halini gördüler ve yanına gelerek, ‘sen bütün Tanrılar’ın kralısın, bütün Tanrılar senin emrin altında olduğu halde, sen neden buradasın’ diye sordular. Fakat İndra ne domuz hayatını, ne de domuz yavrularını bırakmak istemedi. Tanrılar ne yapacaklarını şaşırıp, İndra’yı geri döndürmek için bütün domuzları öldürmeye başladılar. Bütün domuzlar öldüğü zaman, İndra ağlamaya ve yas tutmaya başladı. O zaman Tanrılar o’nun domuz bedenini yırtıp açtılar ve İndra dışarı çıktı. Ne kadar kötü bir rüya gördüğünü, Tanrılar’ın kralı olan kendisinin, bir domuz olduğunu ve bir domuz gibi yaşamanın tek yaşam şekli olduğunu kabul ettiğini anladığı zaman, gülmeye başladı. Hatta o dönemde, bütün evrenin kendisinin ki gibi bir domuz yaşamı sürmesini dilediğini hatırladı…Göğe döndüğü zaman İndra başından geçen bu serüvene çok güldü ama domuzların balçığı neden sevdiğini hiç bir zaman anlayamadı…. Atman da kendisini doğa ile özdeştirdiği zaman, saf ve sonsuz olduğunu unutur. Atman sevmez, çünkü o sevgini kendisidir. Atman var olmaz, çünkü o varlığın kendisidir. Atman bilmez çünkü, bilginin kendisidir. Atman’ın sevdiğini, varolduğunu veya bildiğini söylemek yanlıştır. Sevgi, var olmak ve bilgi Atman’ın nitelikleri değil, özüdür. Onlar bir şeyin üzerine yansıdıkları zaman, onlara ‘ o şeyin nitelikleri ‘ adını verebilirsiniz. Ancak kendi ihtişamı içinde oturan, doğumu veya ölümü olmayan sonsuz Atman’ın nitelikleri yoktur, çünkü tüm oluşumlar o’nun özüdür.
Advaita Vedanta (Non Dualism)
Varlığın birliği. Ruhla madde ikiliğini kabul etmeyen görüş. Bazı kaynaklarda Jnana Yoga olarak da geçiyor. Bilgi ve bilgelik yoludur. En zor yoldur ve irade ve aklın muazzam kuvvetini ister. Jnana Yogi, Vedanta felsefesini öğrenerek zihnini, kendi niteliğini inceleyip araştırmak üzere kullanır. Tıpkı bir bardağın içindeki ve dışındaki alanları farklı algılamamız gibi, kendimizi de Tanrı'dan ayrıymış gibi algılarız. Jnana Yoga, bu yolun takipçilerine, direkt olarak bardağın kırılması ve bilgisizlik örtüsünün kalkmasıyla, Tanrı ile bütünlüğün deneyimlenmesi için yol gösterir. Jnana Yoga uygulanmasından önce, diğer yoga türlerinin öğrettiği bilgilerin kesinlikle tamamlanmış olması gerekir. Bencillikten vazgeçme,Tanrı sevgisi, bedenin ve zihnin gücü, insanın kendisini bilmesi olmaksızın, bu yolda başarıya ulaşılamaz.
‘Ötelerin ötesidir, Brahman, yücelerin yücesi. Başlangıçta yalnız O vardı. Adlar değişik, kalıplar ayrı, cevher tek; Brahman. Ama Brahman dışında başka bir kainat da var, benliğimiz Atman. Vücut bir araba, sahibi : Atman, Akıl: Arabacı, Koşumlar: İdrak, Duyumlar: at. İdrak duyumlardan, akıl idrakten, Atman akıldan üstün. Atman için ne doğum var, ne ölüm. Hem uzak, hem yakın, hem herşeyin içinde, hem de herşeyin dışında. Bütün varlıklarda O’nu, O’n da bütün varlıkları gören şüpheden azat olur. Dış Dünya, çöldeki serap gibi…’ Gözle görürsün ama, gerçekte yok. Susuzluğunu arttırır sadece, gidermez. Karanlıkta yılan sandığın, aydınlıkta bir ip. Korkun da, kaygın da bir vehim: Maya.’
Dış dünya, iç dünya… Bu ikilik bilgisizliğimizden doğan bir kuruntu. Varlık tek: Atman-Brahman.
Kral Janaka bir seferinde rüyasında bir dilenci olduğunu gördü. Uyanınca Gurusu Vasishta’ya sordu: ‘Ben rüyasında dilenci olduğunu gören bir kral mıyım, yoksa rüyasında kral olduğunu gören bir dilenci miyim?’ Guru yanıtladı: ‘Hiç biri değilsin ve her ikisisin. Olduğunu zannettiğin şeysin ama değilsin. Öylesin, çünkü ona göre (ona uygun olarak) davranıyorsun, öyle değilsin çünkü o devam etmez. Sen sonsuza dek bir kral ya da bir dilenci olarak kalabilir misin? Her şey değişmek zorundadır. Sen ise değişmez olansın. Sen nesin?’ Janaka dedi ki: ‘Evet, ben ne kral ne de dilenci, ben tarafsız, sakin bir tanığım. ’Guru dedi ki: ‘Bu senin son illüzyonun, bir gnani olduğun, yani sıradan insanlardan farklı ve üstün olduğun hayali. Yine sen kendini zihin ile özdeştiriyorsun, bu durumda uslu, akıllı, her bakımdan örnek bir zihin. En ufak bir fark gördüğün müddetçe sen gerçeğe yabancısın demektir. Sen zihin düzeyindesin. ‘Ben kendimim’ gittiğinde, ‘Ben her şeyim ‘ gelir. ‘Ben her şeyim’ gittiğinde ise ‘Ben’im ‘ gelir. ‘Ben’im bile gittiğinde, sadece Gerçek vardır ve gerçeğin içinde her bir Ben’im korunur ve yüceltilir. Ayrılıksız başkalık (çeşitlilik) zihinin ulaşabileceği nihai nokta, en son gerçektir. Onun ötesinde tüm faaliyetler biter, çünkü onun içinde bütün hedeflere ulaşılır, bütün amaçlar gerçekleştirilir.’
7. yüzyıl tefsircisi Shankara ise söyle diyor:
"Mekana, zamana, objelere, şahıslara ve böyle şeylere ait rüyalar görebilirsin. Fakat onlar gerçek değildirler. Uyanık durumda, bu dünyayı tecrübe edersin, lakin bu tecrübe, cehaletinden doğar. O uzatılmış bir rüya görme durumudur, bundan dolayı gerçek değildir. Bu beden, bu organlar, bu hayat soluğu, bu ego duygusu da gerçek değildir. Bundan dolayı, ‘O sensin’ saf, mutluluk, ikincisi olmayan bir, ilahi Brahman, sensin"
Shankara Felsefesi’nin Esası
‘Gerçek; Mutlak varlık, bilgi ve mutluluk olan Brahman’dır. Kainat gerçek değildir. Brahman ve Atman (insanın manevi benliği) , birdir’ Shankara, felsefesini bu kelimelerle özetliyor.
Shankara, ‘Gerçek’ olarak sadece değişmeyeni ve yok olmayanı kabul ediyor. Şayet varlığı geçici ise, ne herhangi bir obje (nesne) ne de herhangi bir çeşit bilgi gerçek olamaz. Mutlak gerçek daimi varlığı, mevcudiyeti ifade eder. Eğer uyanık durumlarla, rüya görme esnasındaki muhtelif tecrübeleri düşünürsek, rüya görme esnasındaki tecrübelerin uyanık durumdaki tecrübeler tarafından ve uyanık durumdaki tecrübelerin rüya görme durumundaki tecrübeler tarafından tekzip edildiklerini keşfederiz. Her iki tecrübede rüyasız uykuda yok olur. Başka bir deyimle, zahiri veya deruni her bilgi mevzuu değişikliğe hedeftir ve bu sebepten Shankara’nın tabiri ile ‘gerçek değildir.’
Sahankara, dünyanın sadece varlığı bizim idrakimize dayandığından dolayı gerçek olmadığını söylemiyor. O’na göre dünya hem vardır, hem yoktur. O’nun gerçek olmadığı, aydınlanmış bir ruh, en yüksek mistiki tecrübeye ulaştığı zaman anlaşılabilir. Aydınlanmış bir ruh, deneyüstü (transcendental) şuurluluğa ulaştığı zaman, Benliği (Atman), saf mutluluk, saf akıl ve ikincisi olmayan Bir olarak idrak eder. Bu şuurluluk durumunda her çokluk anlayışı her çokluk anlayışı kaybolur, artık benim ve senin duyguları yoktur. O zaman benlik, bu dünya görüntüsünün temeli, Bir, Gerçek, Brahman olarak mümtaz olur. Advaita Vedanta, düşünce ve madde dünyasının en yüksek gerçeğini red eder. Zihin ve madde, sonlu objeler ve benzerleri, Brahman’ın yanlış bir tefsiridirler, Shankara’nın öğrettiği şey budur.
Tıpkı bir çamur çanağın veya vazonun, çamurdan başka, bir şey olmadığının anlaşılması gibi , esasen Brahman olan, Brahman’dan doğmuş olan bu kainatın sadece Brahman olduğunu anla, Brahman’dan başka hiçbir şey yoktur.
İslam Alemi Tasavvuf Düşüncesi ile bütünsellik fikrine ulaşırken, Doğu Düşüncesi buna Yoga yoluyla yaklaşmaktadır. Yoga’nın anlamı, Atman’ı (Gerçeği) Atman Olmayan’dan (Görüntüden) ayırma demektir ve Yoga, zihnin faaliyetlerini kontrol altına alarak, kişisel benliği evrensel benlikle birleştirme yöntemidir.
Hint Felsefesi’nin Atman ve Brahman’a nasıl geldiğini anlamak için Upanişadlar ‘ı da anlamak gerek.
Upanişadlar
Upanişad (Upanishad) sözcüğü, Upa (yakın) ve sad (oturmak) sözcüklerinin bileşiminden oluşur ve bundan da Upanişadların (gerçeğe, ustaya) ‘yakın oturanlar’, yani yalnız eriştirilmişler için gizli bir öğreti olduğu anlaşılır. Upanişadlar’a Vedanta da denir. Bazı kaynaklar da ise Sama Veda, dini gerçeğin en büyük tarafı olan Tanrı Bilgisi’ni işler ve kitabın bu kısmına Upanişadlar adı verilmiştir. Kelime anlamı olarak ’Dizinin dibinde, bir öğreticinin dizinin dibinde’ anlamına gelen bir doktrin, bir hikmettir. Yine bu kelimenin diğer anlamı, yedinci yüzyıl tefsircisi Sahankara tarafından şöyle ifade edilmiştir: ‘Kişiyi cehalet bağlarından koparan ve en yüksek amaç olan özgürlüğe ulaştıran Tanrı bilgisi’ Upanişadların kaç tane oldukları bilinmemekle birlikte elde edilebilenler ancak 108 tanedir. Halen mevcut 108 Upanişad’dan 12 tanesi, Shankara tarafından ‘Brahman Sutraları’ adlı tefsir kitabında güvenilir şekilde tanıtılmıştır.
1- Katha Upanişad
Ölümsüzlüğün sırrı; kalbin arınması, derin düşünme ve insanın manevi aleme dönük gerçek Ben’inin (Atman) Tanrı (Brahman) ile aynı varlık olduğunu idrak etme yoluyla bulunabilir. Çünkü, ölümsüzlük Tanrı’ya ulaşmaktır.
2- Isha Upanişad
Dünyadaki hayat ile, ruh alemindeki hayat, birbirine zıt şeyler değildir. Çalışma hayatı Tanrı Bilgisi’ne zıt bir yaşantı değildir, aksine tutkusuz olarak yapılan her faaliyet, bu bilgiye ulaşmak için vasıtadır. Diğer taraftan, terk ve feragat, egodan, bencillikten terk ve feragat etmelidir. Yoksa hayattan değil. Çalışmanın ve feragatın amacı, içteki Atman’ı ve dıştaki Tanrı’yı tanımak ve onların ayniyetini idrak etmektir. Atman, Tanrı’nın kendisidir ve Tanrı herşeydir.
3-Kena Upanişad
Tabiata ve insana ait her faaliyetin ardındaki kudret, Tanrı’nın kudretidir. Bu gerçeği bilmek, ölümsüz olmaktır.
4-Prasna Upanişad
İnsan; hayati soluk, düşünce, duyular ve hareketlerden müteşekkil bir varlıktır. Bu unsurlar, Atman’dan zuhur ederler ve eninde sonunda, bir akarsuyun denize karıştığı zaman kaybolması gibi, Atman’a karışarak ortadan kaybolurlar.
5-Mundaka Upanişad
Çeşit çeşit olan nesneler, sadece Tanrı’nın tezahürleridir. Bu sebeple, sadece nesneleri tanımak yeterli değildir. Aynı şekilde, insanların bütün faaliyetleri de sadece evrensel yaratılış seyrinin safları olduklarından dolayı; sadece faaliyet göstermekte, yeterli değildir.
Bilge kişi, bilgi ile hikmet arasındaki farkı ayırt edebilmelidir. Bilgi, nesnelere, faaliyetlere ve ilişkilere ait bir şeydir. Hikmet ise; Tanrı’ya ait bir şeydir; ve O, daima bütün nesnelerin, faaliyetlerin ve ilişkilerin ötesindedir. Yehane hikmet, O’nunla birleşmektir.
6-Mandukya Upanişad
İnsan hayatı, uyanıklık, düş görme, ve düşsüz uyku durumları arasında süregelir. Bunula beraber, bu üç halin ötesinde ‘Üstün Şuurlu Görüş’ adı verilen dördüncü bir durum vardır.
7-Taıttırıya Upanişad
Cehalet içindeki bir insan varlığını, gerçek Ben’i (Atman) kuşatan maddi kılıflarla hüviyetlendirir. Bu kılıfların ötesine ulaşan kişi, saf mutluluk olan Tanrı ile bir olur.
8-Aıtareya Upanişad
Evrenin kaynağı, idame ettireni ve sonu olan Tanrı, varlığın her safhasına iştirak eder. O; uyanan kişi ile uyanır, rüya gören kişi ile rüya görür ve derin uykuda uyuyan kişi ile uyur; lakin kendisi bu üç durumun da ötesindedir. Onun gerçek mahiyeti, saf şuurluluktur. ( Bu tecrübe ruhun üç halinin ötesinde ve onlardan tamamıyla farklı ‘dördüncü bir durum’ olarak gösterilir. Bu hal, Hallac-ı Mansur’un Ene-I Hak dediği Vahdet durumudur.)
9- Chandogya Upanişad
Tanrı herşeydir. Evrende var olan bütün görüntüler, duyular, arzular ve işler Tanrı’dan zuhur ederler. Fakat bütün bunlar sadece isim ve şekillerdir. Tanrı’yı tanımak için, kişinin kendisi ile kalbinin derinliklerinde gizli olan Tanrı’nın aynı Varlık olduğunu idrak etmesi gerekir. Kişi, ancak bu şekilde bütün ızdıraplardan ve ölümden kurtulur, her bilginin ötesindeki cevher bir olur.
10- Brihadaranyaka Upanişad
Atman her şeyden daha azizdir. Herşey ancak O’nun sayesinde azizdir. Atman, her fani mutluğun menşeidir. Kendisi ise saf mutluluktur. İyi veya kötü hiç bir faaliyet, O’na tesir etmez. O, duyunun ve bilginin ötesindedir, lakin bilge kişinin düşüncesinin ötesinde değildir.
11-Kaılvalya Upanişad
İnanç, ibadet ve tefekkür yoluyla kendi gerçek benini idrak eden bilge kişi, yeniden doğuş ve ölüm çarkından, ızdırap çarkından kurtulmuş olur.
12-Svetasvatara Upanişad
Tefekkür sanatı öğrenilebilir, ancak gerekli nizamlara göre çalışmalıdır. Maya ile birleşerek, bu evreni yaratan, idame ettiren ve yok eden; varlığın bütün şekillerinin ötesinde, sıfat ve faaliyetten münezzeh evrensel Tanrı ile aynı varlık olan şahsi Tanrı’yı idrak etmek, sadece bu yolla mümkündür.
Terminolojik Tanımlar :
Atman
: Gerçek ben, ‘öz’, ‘O’. Ruh
Brahman
: Başlangıçta büyülü formül, dua. Sonra kutsal bilgi, Vedalar. Nihayet dünyanın özü, evrensel ruh, mutlak.
Gnana
: Bilgi. Özellikle meditasyon yoluyla edinilen yüksek (manevi) bilgi. Gnana, her şeyin Brahman’da bir olduğunun idrak edilişidir.
Gnani
: Bilen
Guru
: Mürşit, üstat, pir, spiritüel öğretmen.
Maya
: İllüzyon. Gerçeği örten bir nevi tül. Gerçeği anlama vehmi, bu vehmi sağlayan tanrısal güç.
Sutra
: Vedalar geleneğine bağlı eserleri açıklayan metinler.
Vedalar
: Hint Aryalılar’ın en eski eserleri olan ilahiler bütünü. Bilgi, bilgelik.
Vedanta
: Vedalar’ın sonu. Upanişadlar’ın sonunda yer alan dini ve felsefi metinler. Upanişadlar’a bağlı metafizik düşünceler.
Yoga
: Hindu Felsefesin deki 6 altı sistemden biri. Yoga, bireysel ruhun (jivatma) Evrensel Ruh (Paramatma) ile birleşebilme yollarını öğretir. Yoga Sistemi’nin Patanjali tarafından kurulduğuna inanılır.
Yogi
: Yoga yöntemi uygulayan kişiye denir.
Kaynaklar :
Bir Dünyanın Eşiğinde, Cemil Meriç, İletişim Yayınları
Patanjali, Içsel Özgürlüğün Yolu (Yoga-Sutra), Arıtan Yayınevi
Tefrik Etme Hazinesi, Shankara. Viveka Chudamini, Dergah Yayınları, Şubat 1976
Upanişadlar ‘Tanrının Soluğu’, derleyen Mehmet Ali Işım, Dergah Yayınları
İlk Çağ Felsefesi Hint, Çin, Yunan, H. J. Störig, Yol Yayınları
Hintlilerde Tanrı, Korhan Kaya, Kaynak Yyaınları
Hinduizm ve Budizm, Ananda Coomaraswamy, Kaknüs Yayınları
Hint Mitoloji Sözlüğü, Korhan Kaya, İmge Kitapevi
Ben O’yum, Sri Nisargadatta Maharaj, Akaşa Yayınları
Gizli Sırlar Öğretisi, Ergun Candan, Sınır Ötesi Yayınları
--------
Hazırlayan: Hülya Xxanadu
Konular
- TESLİS (ÜÇLÜ-BİRLİK) İNANCI HAKKINDA BİR SAVUNMA!
- Hristiyanların Kuran'a bakışı ve değerlendirmesi bu yazıda!
- Müslümanlara Sorumuz: Barnabas/Barnaba Yalanına daha ne kadar sarılacaksınız?
- ''Ama Siz Hristiyanlar biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz....'' DİYENLERE!
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Hey gidi Hey... Sizin İncilleriniz de Hz.Muhammed Paraklet olarak geçiyor haberiniz yok!
- Bir şey soracağım Özgür; hani yazılarına 1-2 ay ara vermiştin? Bunları babam mı yazıyor?
- İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!
- Hristiyanlar kadına nasıl bakarlar? Ve Hristiyan bir kadın Nasıl yaşar?
- Teslisin neresini savunabilirsiniz ki? Bence tamamıyla büyük bir saçmalıktır!
- İNCİL’DE KADININ YERİ VE ROLÜ NEDİR? Sadece susun ve konuşmayın mı der?
- Vaftiz olmak nedir?
- Bu sitede ki, vaftiz tartışmalarına son veriyorum!
- Sizinkiler o daha küçücük ''günahsız'' çocukları vaftiz etmiyor mu? Ki ''günahlarından'' arınsın!
- Hem bizim Peygamberimiz köleleri özgürleştirdi. Yani bizim dinimiz de, İslamda kölelik olmaz!
- ''Ama Siz Hristiyan, biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz...'' DİYENLERE!!!
- Diyalog İslam'ı Hristiyanlaştırmak için değil, Diğer Mezhepleri KATOLİKLEŞTİRMEK İÇİNDİR!
- İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!
- Müslüman Kardeşler (İhvan'ı Müslimin) Şokta! Mısır'ın en ünlü Din Hocası, Hristiyan oldu!
- Sayın Admin, mesajlarımın kasıtlı olarak yayınlanmaması adi Şerefsizliktir!!!
- Bir Hristiyan nasıl ''Tövbe'' eder? Yada Hristiyanlıkta tövbe var mıdır? Ve nedir?
- Bir Hristiyan nasıl ''Tövbe'' eder? Yada Hristiyanlıkta tövbe var mıdır? Ve nedir?
- Abdest alır mısınız? Bahsettiğim Hakiki abdesttir!! Hristiyanlıkta Abdest Kavramı hakkında
- Gerçekten de Hristiyanlara tuvaleti Müslümanlar mı öğretti? Yoksa birer yalandan mı ibaret!
- Hristiyanlığa göre; Adem, Havva, Şeytan ve Elma! Kısaca bir özeti...
- Gerçekten de Teslis ile Tevhid inancı hakkında bir bilgin var mı? O zaman tıkla ve öğren!
- Kanlı Çağ!
- Bak Özgür efendi, Matta ve Luka da İsa'nın soyu farklı anlatılıyor!Sen ise çelişki yok diyorsun!