Kur'ân-ı Kerîm'e Göre Yahudilik
Kur'an'da, Yahudilikten bahsedilen âyetlerin sayısı oldukça fazladır. Onlardan "Ben İsrail", "Yahud" vb. deyimlerle söz edilen âyetler bulunduğu gibi, bir bölümünde bazı peygamberler (Hz. Yakub... gibi) konu edilirken, Yahudilerle ilgili olarak bilgi verilir. Ayrıca Kur'ân'daki "Ehl-i Kitap" deyiminin şümûlüne, onlar da girerler.
Kur'ân'da, Yahûdiler ile ilgili olarak verilen bilgileri şöylece sınıflandırmak ve sınırlamak mümkündür:
1- Allah tarafından Yahûdilere bahşedilen nimetler.
2- Uymakla yükümlü oldukları dînî hükümler.
3- Peygamberler tarafından kendilerine getirilen hükümlerle tebliğleri değiştirmeleri ve doğru yoldan sapmaları.
4- Allâh'a karşı ahidlerini bozmaları, verdikleri sözden dönmeleri ve bunu alışkanlık hâline getirmeleri.
5- Yaptıkları kötü işler yüzünden zillet ve meskenete uğramaları.
6- Yeryüzünde fesad çıkarmaya çalışmaları.
7- Bazı peygamberler ile sâlih kimselere iftirâ etmeleri veya onları öldürmeleri.
8- Basit menfaatleri uğruna gerçeklere yüz çevirmeleri.
9- Allah'ın, Yahûdilere tavsiyeleri. Yahûdilerin tarihçesiyle ilgili olarak Kur'ân'da, Hz. Musâ'ya kadar olan dönem hakkında yer alan bilgiler şu şekilde özetlenebilir:
Hz. İbrahim, Ulu Allah'ın seçkin kıldığı peygamberlerden biridir.[1] O, ne Yahûdi ve ne de Hıristiyan'dır. O, müşriklerden de değildir. Allah'ı "bir" tanıyan gerçek müslümanlardandır.[2] Ulu Allah, onu dost edinmiştir.[3] O çok içli, yumuşak huylu, konuksever ve kendini Allah'a adamış, dosdoğru bir kimsedir.[4] O, görevini tam olarak yapan[5] ve kendisine suhuf verilen[6] bir peygamberdir. Ona, göklerin ve yerin sırları, yakînî bilgi bahşedilmiştir. Bununla ilgili olarak Kur'ân'da şöyle denir: "Biz İbrahim'e, yakînen bilenlerden olması için, göklerin ve yerin melekutunu şöylece gösteriyorduk"(En'âm, 7/75). Hz. İbrahim, Allah'dan başka putlara, ay, güneş ve yıldızlara tapınan babası (Âzer) ile kavmine karşı, görmeyen; batan, zevl bulan şeylere, Şeytana tapınılmayacağını anlatmaya çalışır. Kendicinin Ulu Allah'a tapındığını, O'na hiçbir şeyi ortak koşmadığını, onları ve yonttuklarını O'nun yaratığının, dolayısıyla o'na ibadet, şükür etmeleri gerektiğini, çünkü O'na döneceklerini bildirir. Onlar, hattâ babası, bu dâvete uymadılar. Ona, babalarını da böyle bulduklarını söylediler.[7] Hz. İbrahim, düşmanının putlar; dostunun da âlemlerin Rabb'i olduğunu belirterek şöyle diyor:
"Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifâ verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Âhiret gününde yanılmalarını bana bağışlamasını umduğum O'dur" (Şuarâ: 26/79-82).
Hz. İbrahim, görevini yapmış, tebliğde bulunmuştur. Onu ateşe atarlar, fakat Ulu Allah onu ateşten kurtarır.[8]
Kur'ân-ı Kerîm, Hz. İbrahim ile ilgili olarak verdiği kıssalarda insanlara, Allah ve âhiret inancı konusunda yol göstermekte, ibret vermekte ve onları düşünmeye dâvet etmektedir.[9]
Allah Teâlâ, Hz. İbrahim'i ve onun soyundan gelenleri peygamber kıldı. Onlara iyi işler işlemelerini, namaz kılmalarını, zekât vermelerini emretti.[10] Hz. İbrahim, Allah'dan, iyilerden olacak bir çocuk istedi.[11] Allah da ona ihtiyarlığında İsmail ve İshâk'ı verdi.[12]
İsmail çocukken babası, rüyasında onu kurban ettiğini gördü ve bunu ona açtı. İsmail, babasına emrolunduğu şeyi yapmasını, kendisini sabredenlerden olacağını söyledi. Böylece Hz. İbrahim, oğlunu kurban etmek için yanı üzere yatırdı. Ulu Allah, rüyasındaki emre bağlılıkları sebebiyle bir kurban gönderdi.[13] Hz. İsmail doğru, uysal, sabırlı, sözünde sâdık bir kimse olarak Cebrâîl aracılığıyla kendisine vahyedilen, Allah'ın bir peygamberidir; çevresine zekâtı, namazı emretmiştir.[14]
Hz. İshâk da doğru, sâlih, mübârek kılınmış, hidâyete erdirilmiş, âhiret yurdunu düşünen, gönülden Allah'a bağlı bir peygamberdi.[15] İshâk, annesi çok yaşlıyken Allah'ın bir lütfu olarak bahşedilmiş ve annesi bu olaya çok sevinmiştir.[16] Hz. İshak da, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail gibi, kendisine vahyolunan peygamberlerden olmuştur.[17]
Hz.Yakûb, Hz.İshâk'ın ardından müjdelenen, kendisine vahiy indirilen peygamberlerden, dinde kuvvetli, hâlis, sâlih, sabırlı, hidâyete erdirilmiş bir kimse idi.[18] Hz. Yakûb'un en sevgili oğlu Hz. Yusuf; ihlâslı, ilim ve hikmet sahibi, güzel bir yaratılışa sahip, Rüyâ tâbirini bilen, kendisine vahiy gelen peygamberlerdendi.[19]
Hz. Yusuf, çocukluğunda bir gün babasına, "rüyamda on bir yıldız, güneş ve ay'ın sona secde ettiklerini gördüm" (Yûsuf: 12/4) der. Bu rüyâyı dinleyen babası ona, bunu kardeşlerine anlatmamasını söyler.[20] Ayrıca Hz. Yakub, ona, Allah tarafından seçileceğini, kendisine rüyâ tâbiri öğretileceğini, daha öncekilere olduğu gibi, Allah'ın hem ona, hem Yakub âilesine nîmetini tamamlayacağını söyler.[21] Kardeşleri, rüyâsında gördüğü gibi, Yûsuf'u kıskanırlar. Onu, ortadan kaldırmayı plânlarlar. Babalarının iknâ ederek onu yanlarında götürür ve kuyuya atarlar. Onu bir kurdun yediğini söyleyip, kanlı gömleğini babalarına gösterirler. Bir yolcu kafilesi, Yusuf'u kuyudan çıkarıp beraberlerinde Mısır'a götürerek bir vezîre satarlar. Vezirin karısı, Yusuf'a âşık olur ve kendisine sahip olmasını ister. Yusuf reddedince de kadın, ona iftirâ eder ve Yusuf zindana atılır. Zindanda, rüyâ tâbir eder. Mısır Melîki, bir rüyâ görür. Bu rüyâyı, kimse tâbir edemez. Yusuf'un iki hapishane arkadaşı, onu Melîke tavsiye ederler. Melîkin rüyâsını yorumlayan Yusuf, saraya alınır ve Mısır hazînesine memur yapılır. Bir süre sonra, zahîre almak üzere Mısır'a gelen kardeşleri, onun huzûruna çıkarlar. Yusuf, kardeşlerini tanır, bir vesileyle ailesini Mısır'a getirtir. İsrail oğulları, böylece Mısır'a yerleşirler.[22]
Hz. Yusuf zamanında Mısır'a yerleşmiş olan İsrailoğulları, daha sonra Firavun'un zulmüne uğrayarak, uzun bir esâret hayatı yaşamaya başlarlar. Onları bu sıkıntıdan Hz. Musa kurtarır.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Alu İmrân: 3/33-34; Meryem: 19/58-59.
[2] Alu İmrân: 3/67, 95; Meryem: 19/43, 47.
[3] Nisâ: 4/125.
[4] Hûd: 11/75; Tevbe:19/14; Meryem: 19/41; Buhârî, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, IX,107.
[5] Bakara: 2/124.
[6] A'lâ: 87/19.
[7] En'âm: 6/74-80; Enbiyâ: 21/58-67; Sâffât: 37/85-95: Meryem: 19/44; Ankebût: 29/17; Şuarâ: 26/70-82.
[8] Ankebût: 29/24; Enbiyâ: 21/70; Sâffat: 37/93.
[9] bkz. Bakara: 2/260; En'âm: 6/76-79; Sâffât: 37/85-94.
[10] Enbiyâ: 21/73.
[11] Sâffât: 37/100-101.
[12] İbrahim: 14/39.
[13] Sâffat: 37/102-107.
[14] Sâffat: 37/101; Meryem: 19/54-55; Enbiyâ: 21/85; Sâd: 38/48; Bakara: 2/156; Âlu İmran: 3/84.
[15] Enbiyâ: 21/72; En'am: 6/84; Saffât: 37/113; Sâd: 38/45-47.
[16] Zâriyât: 51/29-30; Hud: 11/72-73; Meryem: 19/49; Sâffat: 37/112.
[17] Nisâ: 4/163; Hud: 11/71.
[18] Bakara: 2/136; Âlu İmran: 3/84; Nisâ: 4/163; Hûd: 11/71.
[19] Yûsuf, 4-8,15, 21-24; En'âm, 84; Mü'min, 34.
[20]
Kur'ân'da, Yahûdiler ile ilgili olarak verilen bilgileri şöylece sınıflandırmak ve sınırlamak mümkündür:
1- Allah tarafından Yahûdilere bahşedilen nimetler.
2- Uymakla yükümlü oldukları dînî hükümler.
3- Peygamberler tarafından kendilerine getirilen hükümlerle tebliğleri değiştirmeleri ve doğru yoldan sapmaları.
4- Allâh'a karşı ahidlerini bozmaları, verdikleri sözden dönmeleri ve bunu alışkanlık hâline getirmeleri.
5- Yaptıkları kötü işler yüzünden zillet ve meskenete uğramaları.
6- Yeryüzünde fesad çıkarmaya çalışmaları.
7- Bazı peygamberler ile sâlih kimselere iftirâ etmeleri veya onları öldürmeleri.
8- Basit menfaatleri uğruna gerçeklere yüz çevirmeleri.
9- Allah'ın, Yahûdilere tavsiyeleri. Yahûdilerin tarihçesiyle ilgili olarak Kur'ân'da, Hz. Musâ'ya kadar olan dönem hakkında yer alan bilgiler şu şekilde özetlenebilir:
Hz. İbrahim, Ulu Allah'ın seçkin kıldığı peygamberlerden biridir.[1] O, ne Yahûdi ve ne de Hıristiyan'dır. O, müşriklerden de değildir. Allah'ı "bir" tanıyan gerçek müslümanlardandır.[2] Ulu Allah, onu dost edinmiştir.[3] O çok içli, yumuşak huylu, konuksever ve kendini Allah'a adamış, dosdoğru bir kimsedir.[4] O, görevini tam olarak yapan[5] ve kendisine suhuf verilen[6] bir peygamberdir. Ona, göklerin ve yerin sırları, yakînî bilgi bahşedilmiştir. Bununla ilgili olarak Kur'ân'da şöyle denir: "Biz İbrahim'e, yakînen bilenlerden olması için, göklerin ve yerin melekutunu şöylece gösteriyorduk"(En'âm, 7/75). Hz. İbrahim, Allah'dan başka putlara, ay, güneş ve yıldızlara tapınan babası (Âzer) ile kavmine karşı, görmeyen; batan, zevl bulan şeylere, Şeytana tapınılmayacağını anlatmaya çalışır. Kendicinin Ulu Allah'a tapındığını, O'na hiçbir şeyi ortak koşmadığını, onları ve yonttuklarını O'nun yaratığının, dolayısıyla o'na ibadet, şükür etmeleri gerektiğini, çünkü O'na döneceklerini bildirir. Onlar, hattâ babası, bu dâvete uymadılar. Ona, babalarını da böyle bulduklarını söylediler.[7] Hz. İbrahim, düşmanının putlar; dostunun da âlemlerin Rabb'i olduğunu belirterek şöyle diyor:
"Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifâ verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Âhiret gününde yanılmalarını bana bağışlamasını umduğum O'dur" (Şuarâ: 26/79-82).
Hz. İbrahim, görevini yapmış, tebliğde bulunmuştur. Onu ateşe atarlar, fakat Ulu Allah onu ateşten kurtarır.[8]
Kur'ân-ı Kerîm, Hz. İbrahim ile ilgili olarak verdiği kıssalarda insanlara, Allah ve âhiret inancı konusunda yol göstermekte, ibret vermekte ve onları düşünmeye dâvet etmektedir.[9]
Allah Teâlâ, Hz. İbrahim'i ve onun soyundan gelenleri peygamber kıldı. Onlara iyi işler işlemelerini, namaz kılmalarını, zekât vermelerini emretti.[10] Hz. İbrahim, Allah'dan, iyilerden olacak bir çocuk istedi.[11] Allah da ona ihtiyarlığında İsmail ve İshâk'ı verdi.[12]
İsmail çocukken babası, rüyasında onu kurban ettiğini gördü ve bunu ona açtı. İsmail, babasına emrolunduğu şeyi yapmasını, kendisini sabredenlerden olacağını söyledi. Böylece Hz. İbrahim, oğlunu kurban etmek için yanı üzere yatırdı. Ulu Allah, rüyasındaki emre bağlılıkları sebebiyle bir kurban gönderdi.[13] Hz. İsmail doğru, uysal, sabırlı, sözünde sâdık bir kimse olarak Cebrâîl aracılığıyla kendisine vahyedilen, Allah'ın bir peygamberidir; çevresine zekâtı, namazı emretmiştir.[14]
Hz. İshâk da doğru, sâlih, mübârek kılınmış, hidâyete erdirilmiş, âhiret yurdunu düşünen, gönülden Allah'a bağlı bir peygamberdi.[15] İshâk, annesi çok yaşlıyken Allah'ın bir lütfu olarak bahşedilmiş ve annesi bu olaya çok sevinmiştir.[16] Hz. İshak da, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail gibi, kendisine vahyolunan peygamberlerden olmuştur.[17]
Hz.Yakûb, Hz.İshâk'ın ardından müjdelenen, kendisine vahiy indirilen peygamberlerden, dinde kuvvetli, hâlis, sâlih, sabırlı, hidâyete erdirilmiş bir kimse idi.[18] Hz. Yakûb'un en sevgili oğlu Hz. Yusuf; ihlâslı, ilim ve hikmet sahibi, güzel bir yaratılışa sahip, Rüyâ tâbirini bilen, kendisine vahiy gelen peygamberlerdendi.[19]
Hz. Yusuf, çocukluğunda bir gün babasına, "rüyamda on bir yıldız, güneş ve ay'ın sona secde ettiklerini gördüm" (Yûsuf: 12/4) der. Bu rüyâyı dinleyen babası ona, bunu kardeşlerine anlatmamasını söyler.[20] Ayrıca Hz. Yakub, ona, Allah tarafından seçileceğini, kendisine rüyâ tâbiri öğretileceğini, daha öncekilere olduğu gibi, Allah'ın hem ona, hem Yakub âilesine nîmetini tamamlayacağını söyler.[21] Kardeşleri, rüyâsında gördüğü gibi, Yûsuf'u kıskanırlar. Onu, ortadan kaldırmayı plânlarlar. Babalarının iknâ ederek onu yanlarında götürür ve kuyuya atarlar. Onu bir kurdun yediğini söyleyip, kanlı gömleğini babalarına gösterirler. Bir yolcu kafilesi, Yusuf'u kuyudan çıkarıp beraberlerinde Mısır'a götürerek bir vezîre satarlar. Vezirin karısı, Yusuf'a âşık olur ve kendisine sahip olmasını ister. Yusuf reddedince de kadın, ona iftirâ eder ve Yusuf zindana atılır. Zindanda, rüyâ tâbir eder. Mısır Melîki, bir rüyâ görür. Bu rüyâyı, kimse tâbir edemez. Yusuf'un iki hapishane arkadaşı, onu Melîke tavsiye ederler. Melîkin rüyâsını yorumlayan Yusuf, saraya alınır ve Mısır hazînesine memur yapılır. Bir süre sonra, zahîre almak üzere Mısır'a gelen kardeşleri, onun huzûruna çıkarlar. Yusuf, kardeşlerini tanır, bir vesileyle ailesini Mısır'a getirtir. İsrail oğulları, böylece Mısır'a yerleşirler.[22]
Hz. Yusuf zamanında Mısır'a yerleşmiş olan İsrailoğulları, daha sonra Firavun'un zulmüne uğrayarak, uzun bir esâret hayatı yaşamaya başlarlar. Onları bu sıkıntıdan Hz. Musa kurtarır.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Alu İmrân: 3/33-34; Meryem: 19/58-59.
[2] Alu İmrân: 3/67, 95; Meryem: 19/43, 47.
[3] Nisâ: 4/125.
[4] Hûd: 11/75; Tevbe:19/14; Meryem: 19/41; Buhârî, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, IX,107.
[5] Bakara: 2/124.
[6] A'lâ: 87/19.
[7] En'âm: 6/74-80; Enbiyâ: 21/58-67; Sâffât: 37/85-95: Meryem: 19/44; Ankebût: 29/17; Şuarâ: 26/70-82.
[8] Ankebût: 29/24; Enbiyâ: 21/70; Sâffat: 37/93.
[9] bkz. Bakara: 2/260; En'âm: 6/76-79; Sâffât: 37/85-94.
[10] Enbiyâ: 21/73.
[11] Sâffât: 37/100-101.
[12] İbrahim: 14/39.
[13] Sâffat: 37/102-107.
[14] Sâffat: 37/101; Meryem: 19/54-55; Enbiyâ: 21/85; Sâd: 38/48; Bakara: 2/156; Âlu İmran: 3/84.
[15] Enbiyâ: 21/72; En'am: 6/84; Saffât: 37/113; Sâd: 38/45-47.
[16] Zâriyât: 51/29-30; Hud: 11/72-73; Meryem: 19/49; Sâffat: 37/112.
[17] Nisâ: 4/163; Hud: 11/71.
[18] Bakara: 2/136; Âlu İmran: 3/84; Nisâ: 4/163; Hûd: 11/71.
[19] Yûsuf, 4-8,15, 21-24; En'âm, 84; Mü'min, 34.
[20]
Konular
- TESLİS (ÜÇLÜ-BİRLİK) İNANCI HAKKINDA BİR SAVUNMA!
- Hristiyanların Kuran'a bakışı ve değerlendirmesi bu yazıda!
- Müslümanlara Sorumuz: Barnabas/Barnaba Yalanına daha ne kadar sarılacaksınız?
- ''Ama Siz Hristiyanlar biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz....'' DİYENLERE!
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Hey gidi Hey... Sizin İncilleriniz de Hz.Muhammed Paraklet olarak geçiyor haberiniz yok!
- Bir şey soracağım Özgür; hani yazılarına 1-2 ay ara vermiştin? Bunları babam mı yazıyor?
- İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!
- Hristiyanlar kadına nasıl bakarlar? Ve Hristiyan bir kadın Nasıl yaşar?
- Teslisin neresini savunabilirsiniz ki? Bence tamamıyla büyük bir saçmalıktır!
- İNCİL’DE KADININ YERİ VE ROLÜ NEDİR? Sadece susun ve konuşmayın mı der?
- Vaftiz olmak nedir?
- Bu sitede ki, vaftiz tartışmalarına son veriyorum!
- Sizinkiler o daha küçücük ''günahsız'' çocukları vaftiz etmiyor mu? Ki ''günahlarından'' arınsın!
- Hem bizim Peygamberimiz köleleri özgürleştirdi. Yani bizim dinimiz de, İslamda kölelik olmaz!
- ''Ama Siz Hristiyan, biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz...'' DİYENLERE!!!
- Diyalog İslam'ı Hristiyanlaştırmak için değil, Diğer Mezhepleri KATOLİKLEŞTİRMEK İÇİNDİR!
- İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!
- Müslüman Kardeşler (İhvan'ı Müslimin) Şokta! Mısır'ın en ünlü Din Hocası, Hristiyan oldu!
- Sayın Admin, mesajlarımın kasıtlı olarak yayınlanmaması adi Şerefsizliktir!!!
- Bir Hristiyan nasıl ''Tövbe'' eder? Yada Hristiyanlıkta tövbe var mıdır? Ve nedir?
- Bir Hristiyan nasıl ''Tövbe'' eder? Yada Hristiyanlıkta tövbe var mıdır? Ve nedir?
- Abdest alır mısınız? Bahsettiğim Hakiki abdesttir!! Hristiyanlıkta Abdest Kavramı hakkında
- Gerçekten de Hristiyanlara tuvaleti Müslümanlar mı öğretti? Yoksa birer yalandan mı ibaret!
- Hristiyanlığa göre; Adem, Havva, Şeytan ve Elma! Kısaca bir özeti...
- Gerçekten de Teslis ile Tevhid inancı hakkında bir bilgin var mı? O zaman tıkla ve öğren!
- Kanlı Çağ!
- Bak Özgür efendi, Matta ve Luka da İsa'nın soyu farklı anlatılıyor!Sen ise çelişki yok diyorsun!