Dürziliğin Kökeni

Dürziler ´in irk olarak kökenleri konusu tartışmalıdır ve oldukça farklı köken kuramları ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre Dürziler ´in kökeni Hititler ´e ya da Galatlar ´a kadar geri götürülür. Bazı araştırmacılar, eski Iran kavimlerinden Persler ´in ve Medler ´in inançları olan Mazdeizm ile Dürzilik arasındaki benzerlikleri kanıt sayarak, Dürziler ´in bu kavimlerin soyundan geldiklerini ileri sürerler. Kimi etnograflar ise Dürziler ´in Asurlular tarafından sürgün edilmiş barbar bir kavmin devamı olduklarını savunurlar.

Dürziler ´in kökeni hakkında bir başka görüş, bunları Fenikeliler ile ve özellikle Eski Ahit ´te I. Krallar 5:6 ´da sözü edilen ve Süleyman Tapınağı ´nın yapımı sırasında Lübnan dağlarından kereste sağlayan Sayda´li isçilere bağlamaktadır. Uzun yıllar boyunca Lübnan ´da yasamış olan Haskett-Smith, ?The Druses of Syria? (Suriye Dürzileri) adlı yapıtında: ?Dürziler, kendilerinin Süleyman Tapınağı ´nı yapanların torunları olduklarını ileri sürüyorlar; oysa Eski Ahit ve Yahudi tarihi hakkında bilgileri pek sınırlı? diye belirtmektedir.

Dürziler, kendilerini Arap ırkından sayarlar. Dürzilerin kökeni konusunda en çok yandaş toplamış olan görüş, Dürziler ´in Yemen ´deki Süryani kökenli Araplar oldukları biçimindedir. Bu görüşe göre Dürziler, büyük bir sel felaketinden sonra Yemen ´den ayrılarak kuzeye göç ettiler. İslam ´ın yayılması sırasında bu yeni dini benimseyerek, Lübnan ´ın dağlık yörelerini yurt edindiler.

Dürziler ´in kökeni hakkında Batı ´da geliştirilmiş olan bir söylenceye göre Dürziler, Haçlı Seferleri sırasında Lübnan dağlarına yerleşmiş olan Dreux Kontu ve adamlarının soyundan gelmektedirler. Bu topluluğun torunları kendi dil ve dinlerini tümüyle yitirmişlerdir. Dürzi sözcüğünün kökeni de Dreux ´den türemiştir. Söylenceye göre, XII. Yüzyılda yörede kalıp, memleketlerine dönemeyen bu Haçlılar, Müslümanların baskısı karşısında Comte de Dreux ´nün komutası altında dağlara çekilmişler ve yerliler ile evlenerek ayrı bir topluluk oluşturmayı başarmışlardır. XVII. Yüzyılda bu söylence daha da geliştirilmiş ve Dürziler ´in başında bulunan Emir II. Fahreddin ´in Lorraine hanedanı ile kan bağı bulunduğu ve bu yolla ilk Kudüs Haçlı Kralına bağlandığı ortaya atılmıştır. Fahreddin ´in 1613-1618 yılları arasında Floransa ve Paris ´te kaldığı, hem Medici hanedanı hem de Fransa Kralı XIII. Louis ile Osmanlı ´lara karşı ittifak kurduğu bilinmektedir.

Dürziliğin inançsal kökeni Mısır ´daki Fatimi devletine dayanmaktadır. Araştırmacılar Dürziliğin tarih sahnesine çıkışını, Fatimi halifesi Hakım Biemrillah ´in kendisinin Tanrı olduğunu ileri sürdüğü 1017 yılı olarak kabul ederler. Bu yıl Dürzilerce takvim başlangıcı biçimde değerlendirilir. Hakım ´in veziri olan Hamza bin Ali, Hakım ´ın Tanrılığına dayanan bu yeni inancı yaymak görevini üstlenir ve Hakım ´in imamlığını ve Tanrılığını savunan iki risale kaleme alır. Bu risalelerde Allah ´ın yedi imama hulul ederek insan biçimine büründüğünü, Hakım ´in özünde Allah ´ı bulunduran son imam olduğunu iddia eder. Hamza, Hakım ´in Tanrılığının yanısıra, kendisinin de peygamber olduğunu ortaya atar. Hamza bu yeni inançları yayması amacıyla Anustegin ed-Derezi ´yi Suriye ´ye gönderir. Anustegin, Suriye ve civarında yaptığı propagandalarda oldukça başarılı olur. diğer taraftan 1020 yılında Hamza, Kahire ´de bir camide inançlarını açıkça duyurur ve bunun üzerine Hamza karşıtı büyük bir ayaklanma baslar. Hamza, bir süre Hakım tarafından korunur ve sonra ortadan yok olur. Halife Hakım ise, giderek genişleyen ayaklanma karşısında özellikle Fustat kentine karşı müthiş bir intikam hareketine girişir. Ne var ki tam bu sırada halife Hakım de 23 Şubat 1021 gecesi esrarengiz biçimde ortadan kaybolur. Hakım ve Hamza ´nın yandaşları Mısır ´ı terk etmek ve Suriye ´de Anustegin ed-Derezi tarafından oluşturulan topluluklara katılmak zorunda kalırlar.

Zamanla güçlenen Dürziler, Haçlı Seferleri sırasında İsmaililer ile birleşerek İslam ordularına karşı Hıristiyanların yanında yer alırlar. Ancak bu dönemde o yörede yasayan İsmaililer ile Dürziler arasındaki ilişkiler hakkında açık bir fikir edinmek olanaklı değildir. Bir çok araştırmacı bu iki mezhebi birbirine karıştırmıştır. Kesin olarak bilinen her iki mezhebin de Haçlı Seferlerinin sonuna kadar Hıristiyanların müttefiki olarak kaldıklarıdır.

Haçlı Seferlerinden sonra yörede varlıklarını sürdüren Dürziler, Kaysiler ve Yemanilerdiye iki kola ayrıldılar. Yemaniler Mercidabık savaşında (1516) Osmanlılar ´ın yanında yeraldı. Daha sonraki yıllarda sık sık çıkardıkları ayaklanmalar ve kargaşalıklarla Osmanlı İmparatorluğundaki sorunlu topluluklardan biri olma özelliklerini sürdürdüler. Birinci Dünya Savaşı sırasında diğer Arap kabileleri gibi Osmanlı ´lara karşı harekete geçtiler ve Fransız işgali sonucu (1918) Osmanlı yönetiminden ayrıldılar. Fransızlar Dürziler ´in yasadıkları yörede özerk ?Cebel-i Dürz Emirliği?ni kurdular (1921). Dürzi Emirliği 1936 yılında kaldırıldı ve Dürziler ´in bir kısmı Suriye ´ye bir kısmı Lübnan ´a bağlandı.

Konular