Hurufi İnançları

Hurufiliğe göre, varlığın özü sesten oluşur. Evren, sesin ortaya çıkması ile var olmuştur. Özü oluşturan ses, canlılarda eyleme dönük (bilfiil), cansızlarda gizilgüç (bilkuvve) olarak vardır. Ses, canlılarda istem ve istekle ortaya çıkar.

Tanrı gizli bir hazinedir (Kenz-i Mahfi). Tanrı?nın ilk belirişi ?Söz? (Kelam) ile olmuştur. ?Söz? ilk nedendir ve Tanrı?nın soyut bir ?İç Konuşması? (Kelam-ı Nefsi) niteliğindedir. Kesin bir gerçek olarak görülen bu soyut söz, bazı öğelere ayrışır ve bu öğeler biçiminde dışsal bir nitelik kazanır. Aslında sözün ayrıştığı bu öğeler Arap alfabesinin yani Kur?an?ın 28 ve Fars alfabesinin 32 harfidir. Söz bu dış öğeleri edinince, soyut durumunu yitirerek, ?Söylenmiş Söz? (Kelam-ı Melfuz) biçimine dönüşür. Söylenmiş sözün birleşik görüntülerinden duygu ve bilinç evreni meydana gelir. Hurufiler, evrenin sonsuzluğuna ve sürekli döngüsel devinimine, bu devinimden doğal olayların oluştuğuna inanırlar.

Tanrı, kendisini insanın yüzünde ?söz? biçiminde görünür kılmıştır. Sözün öğelerinin sayısal bir değeri vardır. İnsan yüzündeki burun ?elif?, burnun iki yanı ?lam?, gözler de ?he? harflerini verir. Böylece insanın yüzünde simetrik yazılmış iki Allah sözcüğü ortaya çıkar. İnsan yüzünde ayrıca çeşitli hatlar vardır: iki kaş, dört kirpik ve saçtan oluşan yedi çizgiye ?Ana Hatlar? (Hutut-ı Ümmiye) denir ve her insan yüzünde bu çizgilerle doğar.

Bu yedi çizginin dört öğe (ateş, su, hava ve toprak) ile çarpımı Arap alfabesinin 28 harfini verir. Ayrıca erkeklerde ergenlikte ortaya çıkan yedi çizgi daha vardır. Bunlar sağ ve sol yanlar ayrı ayrı sayılmak üzere iki sakal, iki bıyık, iki burun kılı ve bir çene altı kılı olarak toplam yediye ulaşır ve ?Baba Hatlar? (Hutut-ı Ebiye) adını alır. Böylece yetişkin bir erkeğin yüzündeki çizgilerin sayısı on dörde ulaşır. Bu çizgilerin kendileri ve bulundukları yerler (Hal ve Mahal) olarak hesaplanması yine 28 harfi verir. Fazlullah, bu sayıyı 32?ye çıkartmış ve Fars alfabesindeki harf sayısına ulaştırmıştır.

Bu konuda Hurufiler şöyle bir açıklama da yapmaktadırlar: Tanrı?nın kendisini peygamberler aracılığı ile açıklaması aşamalar biçiminde olmuştur. Evrenin temel öğeleri olan harflerin her peygambere giderek artan sayıda bildirilmesi doğaldır. Nitekim Adem?e 9, İbrahim?e 14, Musa?ya 22, İsa?ya 24, Muhammed?e 28 ve son peygamber olan Fazlullah?a 32 harf malum olmuştur. Bu peygamberlerden son dördüne bildirilen öğelerin sayısı, her birine indirilen kitapların yazılmış oldukları dilin alfabesindeki harf sayısı kadardır. Bunlar İbranice?de 22, Yunanca?da 24, Arapça?da 28 ve Farsça?da 32?dir. Bu aşamalar nedeniyle son peygamber Fazlullah?ın kendisinden önceki peygamberlerin bildikleri herşeyin anlamını çözecek anahtara sahip bulunduğu aşikardır.

Kur?an?ın gizi 29 surenin başlarında bulunan ?Huruf-u Mukatta?a?da gizlidir. Bu harfler yinelenmelerin sayılmaması durumunda 14 tanedir (elif, lam, re, kaf, hı, ye, ayın, sad, te, sin, he, mim, kef, nun) ve bunlar anlamı açık ve kesin (Muhkemat) olarak kabul edilirler. Arap alfabesinin kalan 11 harfi ise anlamı belirsiz ve yorumlamaya açık (Müteşabih) biçimde değerlendirilirler. Asıl Tanrı sözü, Muhkemat?tan oluşan 14 harftir ve bunlar kendilerini insanın yüzünde gösterirler.

Hurufiler?e göre evrenin üç temel dönemi vardır: peygamberlik (Nübüvvet), imamlık (İmamet) ve tanrılık (Uluhiyet). Peygamberlik dönemi Adem ile başlamış ve Muhammed?de sonra ermiştir. İmamlık dönemi Ali ile başlamış ve on birinci imam Hasan Askeri ile bitmiştir. Fazlullah ile tanrılık dönemi başlamıştır. Tüm peygamberler ?Mehdi? olan Fazlullah?ın habercisi ve müjdecisidirler. Fazlullah?tan sonra gelecek olan ?Yetkin İnsan? (İnsan-ı Kamil) Fazlullah?a uymak zorundadır.

Fazlullah, Musevilerin beklediği ?Mesih?, Hıristiyanlar ve Müslümanların gökten inaceğine inandıkları ?İsa?dır. Fazlullah, gökten inmiş ve kıyamet kopmuştur, dünya ahiret bir olmuştur. Bu nedenle ahiret yoktur. Gerçek ortaya çıkmış ve tüm dinsel yükümlülükler kalkmıştır. Böylece Hurufiler tüm ibadetleri harfler ile yorumlayarak iptal ederler ya da değişik biçimde uygularlar. Örneğin hac, Fazlullah?ın öldürüldüğü yeri ziyaret etmektir. Şeytan taşlama ise, Fazlullah?ı öldüren ve ?Maran Şah? (Yılanlar Şahı) dedikleri Timur?un oğlu Miranşah?ın yaptırdığı Senceriye Kalesi?ni taşlamaktır.

Konular