Emr-i maruf nehy-i münker nedir
Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker, farz-ı kifayedir. Maruf, dinimizin emrettiği hususlardır. Münker ise, dinimizin yasakladığı, yani Allahü teâlânın razı olmadığı işlerdir.
Emr-i maruf çok mühimdir. Emr-i maruf yapılmazsa, ilim yok olur. Cehalet ve sapıklık yayılır. Fitne her tarafı kaplar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlânın yeryüzünde şehitlerden üstün mücahidleri vardır. Bunlar, emr-i maruf ve nehy-i münker yapanlardır.) [İ. Gazali]
Böyle mühim olan emr-i marufun bazı şartları vardır. Mesela emr-i maruf yapan, aynı kötülükleri kendisi işlememelidir. İşlerse sözü tesirli olmaz. Kur'an-ı kerimde mealen, (İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz?) buyuruluyor. [Bekara 44]
O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile amil olmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İsra gecesinde, ateşten makaslarla dudakları kesilen insanlar gördüm. Kim olduklarını sordum. Onlar da "İyilikle emreder kendimiz yapmazdık. Kötülükten nehyeder; fakat kendimiz sakınmazdık" diye cevap verdiler.) [İbni Hibban]
(Emr-i maruf ve nehy-i münkeri, rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.) [İ.Gazali]
Emr-i maruf çok mühim olduğu için, insan, kendisi her iyiliği yapamazsa ve her kötülükten kaçamazsa da, gücü yetiyorsa, emr-i marufta bulunması gerekir. Hazret-i Enes, (Ya Resulallah, tamamen yapamadığımız bir şeyi emretmeyelim mi? Kendimiz tamamen sakınamadığımız bir şeyi nehy etmeyelim mi?) diye sual edince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Her ne kadar iyiliğin hepsini yapamasanız ve her ne kadar kötülükten sakınamasanız da, emr-i maruf ve nehy-i münker yapınız!) [İ. Gazali]
Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
(Söz ve yazı ile emr-i maruf âlimlerin vazifesidir. Kalb ile, dua ederek günah işleyene mani olmaya çalışmak da her müminin vazifesidir. El ile müdahale ise devletin vazifesidir.) [Hadika]
Faydası olmayacağı ve zarar geleceği bilindiği halde, her günah işleyene emr-i maruf yapmaya kalkmak doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kıyamet günü, bir kuluna, günah işleyeni gördüğü zaman niçin engel olmadığını soracak, o kimse de, "Onun zararından, düşmanlığından korktum, senin af ve mağfiretine güvendim" diyecek [ve mazur görülecek]tir.) [İbni Mace]
Emr-i maruf farzdır
Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker farzdır. Farz-ı ayn değil, farz-ı kifayedir. Yani, herkese farz değil, gücü yetene farzdır. Her gücü yetene de farz değildir. Bir yerde, bu işi yapanlar varsa, diğerlerine farz olmaz. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran 104]
Maruf, dinimizin emrettiği hususlardır. Münker ise, dinimizin yasakladığı, yani Allahü teâlânın razı olmadığı işlerdir.
Belki kelimesi her zaman ihtimal manasında değildir. Bazen elbette öyle demektir, kesinlik ifade eder.
Vacib de, yalnız kullanıldığı zaman genelde farzdır, şarttır anlamındadır. Mesela bu işi yapmak vacibdir demek şarttır, farzdır demektir. Farz ve vacib denilince, o zaman farz ile sünnet arasındaki hüküm anlaşılır. Mesela namazın farzları ve vacibleri var denince burada vacib, herkesin bildiği vacibdir.
Yukarıda vaciblerinden ve farzlarından deniyor. Bu, şartlarından ve farzlarından demek oluyor. Birbirini kuvvetlendirmek için söylenmiştir.
Sünnet de, tek başına kullanılınca İslamiyet anlamına gelir. Mesela (Sünnetimi terk edene şefaat etmem) demek, Müslüman olmayana şefaat etmem demektir. Yoksa büyük günah işleyenlere de şefaat vardır. Yukarıda emr-i maruf farzı için, Peygamber efendimizin sünnetinden demek, Peygamber efendimizin yaptığı farzlardan biridir demektir.
Kelimenin tek manası ile hareket edilirse yanlış neticeye varılır.
Emr-i maruf çok mühimdir. Emr-i maruf yapılmazsa, ilim yok olur. Cehalet ve sapıklık yayılır. Fitne her tarafı kaplar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlânın yeryüzünde şehitlerden üstün mücahidleri vardır. Bunlar, emr-i maruf ve nehy-i münker yapanlardır.) [İ. Gazali]
Böyle mühim olan emr-i marufun bazı şartları vardır. Mesela emr-i maruf yapan, aynı kötülükleri kendisi işlememelidir. İşlerse sözü tesirli olmaz. Kur'an-ı kerimde mealen, (İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz?) buyuruluyor. [Bekara 44]
O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile amil olmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İsra gecesinde, ateşten makaslarla dudakları kesilen insanlar gördüm. Kim olduklarını sordum. Onlar da "İyilikle emreder kendimiz yapmazdık. Kötülükten nehyeder; fakat kendimiz sakınmazdık" diye cevap verdiler.) [İbni Hibban]
(Emr-i maruf ve nehy-i münkeri, rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.) [İ.Gazali]
Emr-i maruf çok mühim olduğu için, insan, kendisi her iyiliği yapamazsa ve her kötülükten kaçamazsa da, gücü yetiyorsa, emr-i marufta bulunması gerekir. Hazret-i Enes, (Ya Resulallah, tamamen yapamadığımız bir şeyi emretmeyelim mi? Kendimiz tamamen sakınamadığımız bir şeyi nehy etmeyelim mi?) diye sual edince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Her ne kadar iyiliğin hepsini yapamasanız ve her ne kadar kötülükten sakınamasanız da, emr-i maruf ve nehy-i münker yapınız!) [İ. Gazali]
Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
(Söz ve yazı ile emr-i maruf âlimlerin vazifesidir. Kalb ile, dua ederek günah işleyene mani olmaya çalışmak da her müminin vazifesidir. El ile müdahale ise devletin vazifesidir.) [Hadika]
Faydası olmayacağı ve zarar geleceği bilindiği halde, her günah işleyene emr-i maruf yapmaya kalkmak doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kıyamet günü, bir kuluna, günah işleyeni gördüğü zaman niçin engel olmadığını soracak, o kimse de, "Onun zararından, düşmanlığından korktum, senin af ve mağfiretine güvendim" diyecek [ve mazur görülecek]tir.) [İbni Mace]
Emr-i maruf farzdır
Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker farzdır. Farz-ı ayn değil, farz-ı kifayedir. Yani, herkese farz değil, gücü yetene farzdır. Her gücü yetene de farz değildir. Bir yerde, bu işi yapanlar varsa, diğerlerine farz olmaz. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran 104]
Maruf, dinimizin emrettiği hususlardır. Münker ise, dinimizin yasakladığı, yani Allahü teâlânın razı olmadığı işlerdir.
Belki kelimesi her zaman ihtimal manasında değildir. Bazen elbette öyle demektir, kesinlik ifade eder.
Vacib de, yalnız kullanıldığı zaman genelde farzdır, şarttır anlamındadır. Mesela bu işi yapmak vacibdir demek şarttır, farzdır demektir. Farz ve vacib denilince, o zaman farz ile sünnet arasındaki hüküm anlaşılır. Mesela namazın farzları ve vacibleri var denince burada vacib, herkesin bildiği vacibdir.
Yukarıda vaciblerinden ve farzlarından deniyor. Bu, şartlarından ve farzlarından demek oluyor. Birbirini kuvvetlendirmek için söylenmiştir.
Sünnet de, tek başına kullanılınca İslamiyet anlamına gelir. Mesela (Sünnetimi terk edene şefaat etmem) demek, Müslüman olmayana şefaat etmem demektir. Yoksa büyük günah işleyenlere de şefaat vardır. Yukarıda emr-i maruf farzı için, Peygamber efendimizin sünnetinden demek, Peygamber efendimizin yaptığı farzlardan biridir demektir.
Kelimenin tek manası ile hareket edilirse yanlış neticeye varılır.
Konular
- TESLİS (ÜÇLÜ-BİRLİK) İNANCI HAKKINDA BİR SAVUNMA!
- Hristiyanların Kuran'a bakışı ve değerlendirmesi bu yazıda!
- Müslümanlara Sorumuz: Barnabas/Barnaba Yalanına daha ne kadar sarılacaksınız?
- ''Ama Siz Hristiyanlar biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz....'' DİYENLERE!
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Hey gidi Hey... Sizin İncilleriniz de Hz.Muhammed Paraklet olarak geçiyor haberiniz yok!
- Bir şey soracağım Özgür; hani yazılarına 1-2 ay ara vermiştin? Bunları babam mı yazıyor?
- İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!
- Hristiyanlar kadına nasıl bakarlar? Ve Hristiyan bir kadın Nasıl yaşar?
- Teslisin neresini savunabilirsiniz ki? Bence tamamıyla büyük bir saçmalıktır!
- İNCİL’DE KADININ YERİ VE ROLÜ NEDİR? Sadece susun ve konuşmayın mı der?
- Vaftiz olmak nedir?
- Bu sitede ki, vaftiz tartışmalarına son veriyorum!
- Sizinkiler o daha küçücük ''günahsız'' çocukları vaftiz etmiyor mu? Ki ''günahlarından'' arınsın!
- Hem bizim Peygamberimiz köleleri özgürleştirdi. Yani bizim dinimiz de, İslamda kölelik olmaz!
- ''Ama Siz Hristiyan, biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz...'' DİYENLERE!!!
- Diyalog İslam'ı Hristiyanlaştırmak için değil, Diğer Mezhepleri KATOLİKLEŞTİRMEK İÇİNDİR!
- İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!
- Müslüman Kardeşler (İhvan'ı Müslimin) Şokta! Mısır'ın en ünlü Din Hocası, Hristiyan oldu!
- Sayın Admin, mesajlarımın kasıtlı olarak yayınlanmaması adi Şerefsizliktir!!!
- Bir Hristiyan nasıl ''Tövbe'' eder? Yada Hristiyanlıkta tövbe var mıdır? Ve nedir?
- Bir Hristiyan nasıl ''Tövbe'' eder? Yada Hristiyanlıkta tövbe var mıdır? Ve nedir?
- Abdest alır mısınız? Bahsettiğim Hakiki abdesttir!! Hristiyanlıkta Abdest Kavramı hakkında
- Gerçekten de Hristiyanlara tuvaleti Müslümanlar mı öğretti? Yoksa birer yalandan mı ibaret!
- Hristiyanlığa göre; Adem, Havva, Şeytan ve Elma! Kısaca bir özeti...
- Gerçekten de Teslis ile Tevhid inancı hakkında bir bilgin var mı? O zaman tıkla ve öğren!
- Kanlı Çağ!
- Bak Özgür efendi, Matta ve Luka da İsa'nın soyu farklı anlatılıyor!Sen ise çelişki yok diyorsun!