ORTADOĞU'NUN BİLİNMEYEN ÖYKÜSÜ

"İsrail stratejik amaçlarına şu araçlarla ulaşacak: İsrail'in bölgesel gücüne boyun eğerek kukla rejimlerin başa geçmesini sağlamak. Arap ulusal hareketini bölmek ve Arap dünyasını parçalamak amacıyla hükümetleri devirmeye yönelik eylemlerin gerçekleştirilmesi." (İsrail Başbakanlarından Moshe Sharett'in Özel Günlüğünden - İsrail'in Kutsal Terörü, Livia Rokach, sf. 18-19)

Ortadoğu şüphesiz dünyanın en hareketli bölgelerinden biri. Son yüzyılda belki de en çok savaşa, çatışmaya sahne olan bölge burası. Bu kaos ortamının nedenini araştırdığımızda oldukça ilginç gerçeklerle karşı karşıya geliyoruz.

Ortadoğu, Osmanlı'nın yönetimi boyunca, bugünkünün aksine oldukça sakin ve istikrarlı bir bölge olma özelliğini korudu. Osmanlı'nın 20. yüzyılın başında bölgeden ayrılması ise, yeni bir gücün bölgeye girmesiyle eş anlamlıydı. Siyonist liderler, Kutsal Topraklara ulaşabilmek için Osmanlı'nın bölgeden çıkarılması gerektiği konusunda birleşiyordu. Bu hedef doğrultusunda yapılan ilk operasyonlar, satın alınan Arap liderleri devrinin ilk örneklerini de oluşturdu Ortadoğu'da. Kutsal Toprakların kontrol dışı kalması uğruna, ilk isyanlar, savaşlar ve senaryolar ortaya çıktı. Bölgede o günden bu yana istikrarsızlık, huzursuzluk bitmedi, kan ve gözyaşı sona ermedi...

"Pax-Otomana"yı sağlayan temel özellik olan İslam birliği bölgeden silinirken, Arap ırkçılığı kışkırtıldı. Araplar da kendi aralarında bölündü. Kiralık liderlerin önderliğinde, sınırları masa üstünde çizilmiş Arap devletleri kurduruldu. Slogan "herşey Kutsal Topraklar için"di. Sonunda, bu yapay coğrafyaya senaryonun başrol oyuncusu da bir ucundan, Kudüs yakınlarından dahil edildi. Ve senaryo devam etti ve ediyor da.

Satın alınan liderler, bölünen ülkeler ve işte bol figüranlı Ortadoğu belgeseli!..

Ortadoğu'daki Terör Odaklarının Üssü: Lübnan

İsrail'in yakın komşusu Lübnan, 1950'lerden sonra, yoğun olarak İsrail müdahalesi altında kaldı. Sonuçta da büyük bir parçalanma süreci yaşadı ve İsrail tarafından her an işgal edilmeye elverişli bir konuma getirildi.

"1954'te David Ben Gurion ile Moshe Dayan, Lübnan'daki iç çatışmayı körükleyerek Lübnan'ı parçalamak üzere ayrıntılı bir plan geliştirdiler. Bu, Kral Hüseyin'in 'Kara Eylül' olarak bilinen olayda Filistinlileri katletmesinin ve bunun sonucu olarak Filistinlilerin 1970'te Ürdün'den kovulmalarının hemen ertesinde, Lübnan'da örgütlü bir Filistin siyasi varlığının ortaya çıkmasından on altı yıl öncedir. İsrail Başbakanı Moshe Sharett, Lübnan'ın işgalini kolaylaştırmak için terör ve saldırganlık meydana getirerek kışkırtma yoluna gidildiğini anlatır." (Siyonizmin Gizli Tarihi, Ralph Schoenman, sf.9)

Ortadoğu'nun Bilinmeyen Öyküsü

İsrail, Lübnan üzerindeki hedeflerine ulaşmak amacıyla, Ortadoğu ülkeleri için uyguladığı klasik "böl-yönet" metodunu kullandı. Lübnan'da yaşayan toplumun Ortodokslar, Katolik Maruniler, Şiiler, Sünniler, Dürziler gibi farklı mezheplerden oluşması da bu plan için son derece uygun bir zemin hazırlamıştı.

1954 Mayısı'nda Ben Gurion ile Dayan, Lübnan'ın İsrail tarafından işgal edilmesi için uzun vadeli bir plan yaptılar. Böylece, 1982'deki Lübnan'ın işgali, İsrail'in işgal için bahane ettiği FKÖ'nün Lübnan'a yerleşmesinden 28 yıl önce hazırlandı.

"Dayan'a göre gerekli olan tek şey bir subay bulmamızdı. 'Bir binbaşı bile olur. Onu satın alıp kendisini Marunilerin kurtarıcısı olarak ilan etmeye ikna etmeliyiz. Ondan sonra İsrail ordusu Lübnan'a girer, gerekli yerleri işgal eder ve orada İsrail ile dost Hıristiyan bir rejim kurar. Litani Nehri'nin güneyindeki bölge tümüyle İsrail'e bağlanır ve herşey böylece yoluna girer' diyordu." (Israel's Sacred Terrorism, Livia Rokach, sf.29)

Ben Gurion da Lübnan'ı parçalamak için Marunileri "satın alma" konusunda Moshe Dayan ile aynı düşüncedeydi.

"Şimdi Merkezi görev budur... Lübnan'da köklü bir değişim yapmak için enerji sağlamalıyız... Dolarlar esirgenmemeli... Eğer bu tarihi fırsatı kaçırırsak kimse bizi bağışlamaz." (Siyonizmin Gizli Tarihi, Ralph Schoenman, sf.65)

Moshe Dayan bundan sonra Lübnan'ın parçalanması, işgali ve ele geçirilmesi için, (planının) Genelkurmay'dan onayını istedi.

"İsrail Genelkurmay Başkanlığı kukla olarak hizmet görecek bir subay kiralayıp İsrail ordusunun, onun Lübnan'ı Müslümanlardan arındırmak yolundaki çağrısına karşılık veriyormuş gibi görünmesi biçimindeki planını destekler." (Siyonizmin Gizli Tarihi, Ralph Schoenman, sf.29)

İsrail Lübnan'da aradığı yardımcıyı, kısa sürede buldu. Bu kişi Moshe Dayan'ın istediği gibi Lübnan ordusundaki Maruni bir binbaşıydı, Saad Haddad.

Haddad, Filistinlilerin Lübnan'a sığınmasıyla, ülkede Hıristiyanlar için bir Müslüman tehdidi oluştuğu yalanını ileri sürerek kendine bağlı bir kuvvet kurdu. Bu sayede Haddad kendisine biçilen "Hıristiyanların kurtarıcısı" görevini üstlendi.

Bundan sonraki yıllar içinde İsrail, Mossad aracılığıyla kullanacağı Lübnanlıları ayarladı. Bu kuklaların sayesinde Lübnan'ın kısa zamanda parçalanması sağlanacaktı. Bu arada FKÖ, Lübnan'a yerleşmeye zorlanacak ve FKÖ'nün, İsrail'in güvenliğini tehdit ettiği söylenerek Lübnan işgal edilecekti.

Konular