İslam'da ilmin önemi
İlim öğrenmenin fazileti çoktur. Kur'an-ı kerimde meâlen, (Bilmiyorsanız, zikir ehline [ilim ehline, âlimlere] sorun) buyuruldu. (Enbiya 7)
Âyet-i kerimedeki zikir, ilim demektir. Bu âyet-i kerime, bilmeyenlerin, âlimleri bulup onlardan sorup, öğrenmelerini emretmektedir. (Hadika)
Üç ayet-i kerime meali de şöyledir:
(Allah iman edenleri yüceltir; kendilerine ilim verilmiş müminleri ise, [cennette] kat kat derecelerle yükseltir.) [Mücadele 11]
(De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir.) [Zümer 93]
(Kulları arasında Allahü teâlâdan en çok korkan âlimlerdir.) [Fatır 28]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(İlim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır.) [Beyheki]
(Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) [İbni Asakir]
(İlim Çin'de de olsa talep edin! Öğrenin!) [Beyheki]
(Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeye çalışınız!) [Şir'a]
(Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselama "Ben ilim sahibiyim, ilim sahiplerini severim" buyurdu.) [İbni Abdilber]
(İlim, İslam'ın hayatı, imanın direğidir.) [Ebuşşeyh]
(Hiç kimse, cehaletle aziz, ilim ile de zelil olmaz.) [Askeri]
(Boş vaktini ilme harcayan kurtulur.) [İ. Maverdi]
(Salih âlimlerden olun, eğer salih âlimlerden olamazsanız, böyle âlimlerin sohbetinde bulunun, sizi hidayete kavuşturacak, dalaletten uzaklaştıracak ilmi dinleyin!) [İ. Maverdi]
(İlim öğrenmek, namaz, oruç, hac ve cihaddan da efdaldir.) [Deylemi]
(Nerede ilim varsa, orada müslümanlık vardır.) [S.Ebediyye]
(İlim, benim ve diğer Peygamberlerin mirasıdır. Kim de bana mirasçı olursa, Cennette benimle beraber olur.) [Deylemi]
(Bilerek yapılan az bir ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir.) [Şir'a]
(Allah'ın rezil etmek istediği kul, ilim ve edepten mahrum kalır.) [İbni Neccar]
(Bir müslüman, arkadaşına, hidayetini arttıracak veya onu tehlikeden kurtaracak hikmetli bir sözden daha iyi bir hediye veremez.) [Ebu Ya'la]
Hazret-i Lokman, oğluna buyurdu ki:
(Âlimlerle otur, hikmet sahiplerinin sözlerini dinle! Allahü teâlâ, bahar yağmuru ile toprağa hayat verdiği gibi, ölü kalbleri hikmet nurları ile diriltir.)
İlim, Cennete giden bir yol, gurbette arkadaş, yalnızlıkta sırdaştır. İlim, iki cihanda kurtuluş, düşmana karşı siperdir. İnsan için haya, gözler için ziyadır.
Hazret-i Ali buyurdu ki:
(İlim, maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen korursun; fakat ilim seni korur. Mal harcamakla azalır, ilim sarf etmekle çoğalır.)
İmam-ı Gazali hazretleri de, (İnsanın diğer mahlukattan üstünlüğü ilmi iledir, güç ve kuvvetiyle değildir. Çünkü deve insandan kuvvetlidir. İrilik bakımından da değildir. Çünkü fil insandan çok iridir. Cesaret bakımından da değildir. Çünkü aslan insandan cesurdur. Çok yemesiyle de değildir. Çünkü mandanın karnı, insanın midesinden daha büyüktür. Şu halde ilim çok üstün bir vasıftır) buyurmaktadır.
Yemek ve içmekten kesilen hasta, ölmeye mahkum olduğu gibi, ilim ve hikmetten mahrum kalb de ölüme mahkumdur.
İlim öğrenmek ve öğretmek çok mühimdir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ ilim verdiği âlimlerden de Peygamberlerden aldığı misak gibi, ilimlerini saklamayıp insanlara açıklamaları için, söz almış ve "Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et!" buyurmuştur.) [Ebu Nuaym]
(En güzel hediye, hikmetli bir sözü iyice anlayıp, din kardeşine anlatmaktır.) [Taberani]
(Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadetten daha sevaptır.) [Deylemi]
(Heves edilecek iki kimse vardır: Biri, Allahü teâlânın verdiği ilimle amel edip başkasına da öğreten, ikincisi de, Allahü teâlânın verdiği serveti hayra sarf edendir.) [Buhari]
(İlim yolunu tutana, Allahü teâlâ Cennet yolunu açar.) [Tirmizi]
(Melekler, ilim talebesinden memnun oldukları için kanatlarını onların üzerine gererler.) [İ. Abdilber]
(İlimden bir mesele öğrenmek, dünyadaki her şeyden kıymetlidir.) [Taberani]
(Ya âlim, ya öğrenci, ya dinleyici veya bunları seven olun. Yoksa helak olursunuz.) [Beyheki]
(Tecrübeli yaşlılarla oturup kalkın. Âlimlere sorun. Hikmet sahipleri ile beraber olun.) [Taberani]
(Âlim olmayan veya ilim öğrenmeye çalışmayan bizden değildir.) [Deylemi]
(Bir âlimin, yanına oturarak, bir saat ilimle meşgul olması, bir âbidin 70 yıl ibadetinden hayırlı olabilir.) [Deylemi]
(İşlenen bir günah, âlime bir, cahile iki olarak yazılır. Âlim, günahı için azap olunur. Cahil ise hem günahı, hem de öğrenmediği için azap olunur.) [Deylemi]
(Allahü teâlâ, dünya işlerinin âlimi, ahiret işlerinin cahili olana buğz eder.) [Hakim]
(İlim öğrenmek, namaz, oruç, hac ve Allah yolundaki cihaddan daha kıymetlidir.) [Deylemi]
(Bir saat ilim öğrenmek gece sabaha kadar ibadet etmekten kıymetlidir. Bir gün ilim öğrenmek, üç ay oruç tutmaktan kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]
(Bir kimse, ilim öğrense, bununla amel etmese bile; bin rekat namaz kılmasından daha fazla sevap alır. Eğer öğrendiği ilimle amel eder veya başkasına öğretirse, hem bunun sevabını alır, hem de Kıyamete kadar bununla amel edenlerin sevabını alır.) [Hatib]
(Farzlarda ihmallik yapan bir derde müptela olur.) [İ. Ahmed]
(Allah rızasından başka bir niyetle ilim öğrenen, Cehenneme gider.) [Tirmizi]
(Din ilmine sahip olanın sıkıntısı gider ve ummadığı yerden rızıklanır.) [İ. Neccar]
(İlim öğrenen veya Allah için bir dost edinen veya din kardeşinin yüzüne şefkatle bakan veya "Bismillah" diyerek işine başlayan affa uğrar.) [İ. Rafii]
İlim âlimden öğrenilir
Bir talebenin, ilim öğrenebilmesi ve doğru yolu bulabilmesi için, bir öğreticiye ihtiyacı vardır. Çünkü hadis-i şerifte, (İlim üstaddan öğrenilir) buyuruldu. (Taberani)
Kur'an-ı kerimde ise mealen, (Eğer bilmezseniz, bilenlerden sorun!) buyuruldu. (Nahl 43)
Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için de sebeplere yapışmak, bir âlimin gösterdiği yolda gitmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen (Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve Onun rızasına kavuşmak için, vesile arayınız!) buyuruluyor. (Maide 35)
Bu âyet-i kerimeden de bir öğreticiye ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Bir kimsenin rehberi olmazsa, şeytan ona rehber olur. Şeytan rehber olunca da, kendisine tâbi olanı uçurumdan uçuruma atar.
[Bu yüzden, bid'at ehli, reformcu zatları dinlememeli, sözlerine inanmamalı, kitaplarını okumamalı, yaralı aslandan kaçar gibi bunlardan uzaklaşmalıdır. Nakli esas alan kitapları okumalıdır.]
İlim bulunan yerde müslümanlık vardır
Ehl-i sünnet itikadını ve ilmihalini öğrenmeyen ve çocuklarına öğretmeyenler, Müslümanlıktan ayrılmak, küfür felaketine düşmek tehlikesindedir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz.)
Ölmemek için, yiyip içmek gerektiği gibi, kâfirlere aldanmamak, dinden çıkmamak için de, dinini, imanını öğrenmek gerekir. Ecdadımız her zaman toplanıp, İlmihal kitaplarını okur, dinlerini öğrenirlerdi. Ancak böyle müslüman kaldılar. İslamiyet'in zevkini aldılar. Bu saadet ışığını bizlere, doğru olarak ulaştırabildiler.
Bizim de müslüman kalmamız, yavrularımızı içimizdeki ve dışımızdaki kâfirlere kaptırmamamız için, birinci ve en lüzumlu çare, her şeyden önce Ehl-i sünnet âlimlerinin hazırladığı ilmihal kitaplarını okumak ve öğretmektir. Çocuğunun müslüman olmasını isteyen ana-baba, çocuğuna Kur'an-ı kerim öğretmelidir. Fırsat elde iken okuyalım, öğrenelim ve çocuklarımıza, sözümüzü dinleyenlere öğretelim! (Herkese Lazım Olan İman)
İlim öğrenirken nelere dikkat etmeli?
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
İlim talebesinin bazı vazifeleri şunlardır:
a- Kalbini bütün fena hâllerden temizlemelidir. Hadis-i şerifte, (Din, temizlik üzerine kurulmuştur) buyuruldu. Buradaki temizlik, sadece dış temizliği değil, aynı zamanda bâtın temizliğidir. Başka bir hadis-i şerifte de, (Köpek bulunan eve rahmet melekleri girmez) buyuruldu. Kalbi bir eve benzetelim. Bu eve melekler gelir. Gazap, kin, haset, kibir gibi kötü huyları havlayan köpek kabul edelim! Böyle azgın köpeklerle dolu eve rahmet melekleri girmez. Allahü teâlâ ilim nurunu kalbe melekler vasıtası ile akıtır. Rahmet meleklerinin girmediği kalb ilimden mahrum kalır.
b- Bütün gücünü ilme bağlamalıdır! Başka şeylerden alakayı kesmelidir! Dağınık fikir, suyu bölünen ırmağa benzer. Sağa sola aktığından bahçeyi sulayamaz.
c- İlmiyle kibirlenmemelidir! Hiçbir İslam âlimini küçük görmemelidir! Cahil ve aciz bir hastanın, mütehassıs bir doktoru kabul etmesi gibi İslam âlimlerini kabul etmelidir. Talebe, şahsi fikrini bir tarafa atmalı, İslam âlimlerinin öğüdüne kulak vermelidir! İslam âlimlerinin hata gibi görünen işini, kendi doğrusuna tercih etmelidir!
d- Faydalı ilimleri öğrenmeye çalışmalıdır! İlimden gaye, kalbi kötü huylardan temizleyip, faziletlerle süslemektir.
e- Zorluklara karşı sabırla göğüs germelidir. İlim ve diğer nimetleri acı ilaçlarla kaplamışlardır. Akıllı olan, bunların içine yerleştirilmiş tatlıları görür. Üzerindeki acı örtüleri de tatlı gibi çiğner. Acılardan tat alır. Hasta olan onun tadını duyamaz. Hastalık, Allahü teâlâdan başkasına gönül vermektir.
İlimden istifade edebilmek için:
1- Önce niyetini düzeltmeli, cahillikten kurtulmayı düşünmelidir! Allahü teâlâ, (Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu) buyurdu.
2- İnsanlara faydalı olmayı düşünmelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır) buyurulmaktadır.
3- Öğrendikleri ile amel etmeye çalışmalıdır. Çünkü, (Amelsiz ilim vebal, ilimsiz amel sapıklıktır) buyurulmuştur.
4- İlim öğrenmekten maksat, Cenab-ı Hakkın rızasını talep olmalıdır. Allahü teâlâ, ihlâsı, salih ameli övmektedir.
5- Üstüne lazım olmayan şeye karışmamalıdır. Hazret-i Lokman'a, (Bu dereceye ne ile kavuştun?) diye sual ettiler. (Doğruluk, emanete riayet ve bana lazım olmayanı bırakmakla) diye cevap verdi.
6- Biri ile münakaşa ederse, ona karşı insaflı olmalı, yumuşak davranmalıdır ki kendisi ile cahil arasındaki fark belli olsun. Hadis-i şerifte, (Allah refiktir, yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri ve başka hiçbir şeye vermediğini, yumuşak davranana ihsan eder) buyuruldu.
7- Sabırlı olmalıdır. İbni Abbas hazretlerine, (Bu ilmi ne ile elde ettin?) diye sual ettiler. Cevabında, (Darlıkta, genişlikte sabretmekle, sual sormakla ve yorulmayan bir azimle) buyurdu. Yine büyük bir zat aynı suale, (Erken kalkmakla, son derece alçak gönüllü olmakla, kuvvetli azim ve sabırla) diye cevap verdi.
8- İlim talebesi, herkesle iyi geçinmelidir! (İnsanların hayırlısı onlarla iyi geçinen, insanların şerlisi de onlarla çekişen) buyurulmuştur.
9- Çok edepli olmalıdır.
10- Büyük bir âlime, ilmi ne ile elde ettiği soruldu. Cevabında, (Hocamın her sözünü dinlemekle) buyurdu. Âlimler buyuruyor ki:
(İlim talebesi, ilme ve ilim öğreten hocasına hürmet etmedikçe, öğrendiği ilmin faydasını göremez.) [Bu yüzden, mezhep ve itikad imamlarımıza ve ehl-i sünnet âlimlerine saygı ve hürmette kusur etmemelidir.]
İlmin başı
Peygamber efendimiz, ilmin inceliklerini, acayipliklerini soran köylüye buyurdu ki:
- İlmin başını öğrendin mi?
- İlmin başı nedir ki?
- İlmin başı, Allahü teâlâyı hakkıyla tanımaktır. Bu da Onun, misli, benzeri, zıddı, dengi, eşi olmadığını, vahid, evvel, ahir, zahir ve bâtın olduğunu bilmektir. (Şir'a)
Görüldüğü gibi ilmin aslı marifetullahtır, yani Allahü teâlâyı tanımaktır.
İlmin veya başarının başı sabır denebilir. İbadet için de böyledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İbadetin başı sabırdır.) [Hakim]
Sabrın önemi birçok işten büyüktür. Bu bakımdan, (Her işin başı sabırdır) denebilir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlimden bir şey öğrenmek, dünya ve içindeki her şeyden daha iyidir.) [Taberani]
(Öğretmek için ilimden bir mesele öğrenen 70 sıddık sevabı alır.) [Deylemi]
(İlim öğrenmek amelden kıymetlidir.) [Hatib]
İlimden zarar gelmez. Ölünceye kadar ilim öğrenmeye çalışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hiç kimse cahillikle aziz, ilim ile de zelil olmaz.) [Askeri]
İlmin faydalısını öğrenmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâdan faydalı ilim isteyin ve fayda vermeyen ilimden Allahü teâlâya sığının!) [İbni Mace]
Lüzumsuz sualler
Okuyucularımız, çok zaman faydalı sual soruyorlar. Biz de araştırıyor, ehline soruyor, cevabını yazıyoruz. Böylece o okuyucu ile birlikte, diğer okuyucularımız da bundan istifade ediyor. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlim bir hazine, sual ise anahtardır. Sorun ki öğrenin! Bir sual sayesinde dört kişi sevap alır. Sual soran, cevap veren, dinleyen ve bunları sevenler.) [Ebu Nuaym]
Okuyucularımızdan bazıları ise, Hazret-i İbrahim'in kestiği koçun etini kimler yedi?, Falanca âlimin anasının adı neydi?, Yunus aleyhisselamı yutan balık, erkek miydi? gibi sualler soruyorlar. Dürr-ül-muhtarın Tahtavi haşiyesinde buyuruluyor ki:
(İnsanın bilmesi gerekmeyen şeyleri münakaşa etmesi mekruhtur. Öğrenilmesi emredilmemiş olan şeyleri sormak caiz değildir. Mesela Hazret-i Lokman peygamber midir? Cin, insanlara nasıl görünür? Hazret-i İsa gökten ne zaman inecek? Buna benzer şeyler sormamalı, çünkü bunları öğrenmekle emrolunmadık.)
Bugün çok kimse, Ehl-i sünnet itikadını bilmiyor. Öğrenmesi farz-ı ayn olan bilgilerden habersizdir. Faiz çeşitlerini, hatta yemeğin farzlarını bile bilmez iken, dünya ve ahirette gerekmeyen şeyleri soruyorlar. Biz de (Bilmiyoruz) diye cevap verince, (Bir bilene sor) diyorlar. Zaten biz, bilmediklerimizi bir bilene soruyoruz. Fakat bilinmesi gerekmeyenleri sormak lüzumsuzdur. Dünya ve ahirete yaramayan sualleri sormak ve her suale cevap vermeye kalkmak ve (Ben bilirim) demek doğru değildir. Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki:
(Her ilim sahibinin üstünde, daha iyi bilen vardır.) [Yusuf 76]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Âlimim diyen cahildir.) [Taberani]
(Çok sual sormaktan sakının! Sizden öncekiler, bu yüzden helak oldu.) [İ. Maverdi]
(Sizi çok sual sormaktan nehyediyorum.) [Taberani]
(Allah rızasından başka bir maksatla ilim öğrenen veya ilmini dünya menfaatine alet eden Cehenneme gidecektir.) [Tirmizi]
(İlmi, âlimlerle yarışmak, cahillerle münakaşa edip susturmak ve insanlar yanında itibar kazanmak için öğrenen Cehenneme gidecektir.) [Tirmizi]
Şu halde, lüzumsuz sual ve başka maksatlarla sual sormak doğru değildir. İmtihan gayesiyle karşısındakini sıkıştırmak için sual sormak da uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Öğrenmek için sual sorun! Kötü maksatla sual sormayın!) buyuruldu. (Deylemi)
Suali uygun sorabilmek, o kişinin ilmini gösterir. Hadis-i şerifte, (Güzel sual, ilmin yarısıdır) buyuruldu. (Taberani)
İlmi, öğrenip amel etmek isteyen kimseye öğretmelidir! İlmin kıymetini bilmeyen, laf olsun diye öğrenmek isteyene, ilim öğretmek doğru olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlmi, ehli olmayana öğretmek onu kaybetmek demektir.) [İbni Ebi Şeybe]
(Bazı kavimler gelecek, fakihleri, ince ve karışık meseleleri ele alacak, halkı şaşırtacaklardır. İşte bunlar, ümmetimin şerlileridir.) [Taberani]
Ayıp olur diye sormamak
"Bir genç kızım. Mahrem konuları sormaktan utanıyorum. Ne yapayım?"
Bir kız, mahrem konuları annesine sorar. O da bilmezse, annesine, (Babamdan öğren) der. Babası da bilmezse, babasının, bilen birisine sorması gerekir. Babası yoksa, ağabey, amca, dayı gibi mahrem akrabalarından öğrenir. Bunlar da öğrenip bildirmezse, o zaman mektupla veya telefonla, kendinden değil de, (Bir kadının muayyen hâli şu kadar devam edip kesilse, ne gerekir) şeklinde sormak daha uygun olur. Bir kadının kocası, bu bilgileri öğrenip hanımına anlatmazsa, kadın, en uygun bir yolla bunları öğrenebilir. Bilenlerden bu konuları edep dairesinde sorması ayıp olmaz.
Hazret-i Esma'nın Peygamber efendimize nasıl gusledileceğini sorarken utanması üzerine, Hazret-i Âişe validemiz, (Ensar kadınları ne iyidir; utanmaları, dinlerini öğrenmekten men etmiyor) buyurdu. (Buhari) Demek ki, ayıp olur diye kendisine farz olan bilgileri öğrenmemek yanlıştır. Peygamber efendimiz, mahrem konuları anlatırken, (Allahü teâlâ, hakkın anlatılmasından çekinmez) buyurmaktadır. (Tirmizi) Aynı anlamda âyet-i kerime de vardır:
(Allahü teâlâ, gerçeği söylemekten çekinmez.) [Ahzâb 53]
"Bilmediğimiz şeyler oluyor. Sormaya fırsat bulamıyoruz veya çekiniyoruz. Sormamanın vebali var mıdır? Bir de sorduğumuz kimse bildiği halde bilmiyorum derse ona da vebal olur mu?"
İhtiyaç halinde bilmeyenler, bilenlerden sormalı, bilenler de bilgisini gizlememelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimin bildiğini söylememesi, cahilin de bilmediğini sormaması helal değildir. Çünkü Allahü teâlâ, "Bilmiyorsanız, ilim ehline sorun" buyuruyor.) [Taberani]
Dinini öğrenmek için sual soranlara, cevap vermemenin vebali çok büyüktür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlmini [bildiğini] gizleyene, denizdeki balıktan, gökteki kuşa kadar her şey lanet eder.) [Darimi]
Okuma alışkanlığı kazanmak
"Ülkemize gelen turistlere dikkat edin, bavullarının yarısında elbise, geri kalan yarısında kitaplar var. Oysa biz seyahate çıktığımız zaman aklımıza en son gelen şey kitaptır. Okuma sevgisi ve alışkanlığını kazanmamız hususunda tavsiyeniz nedir?"
Bilginin kaynağı kitaptır. En güzel, en sağlıklı ve en kolay bilgi kitap okuyarak öğrenilir. Sessiz bir öğretmendir kitap. Anlamadığınız yeri defalarca okuyabilirsiniz. Anlayamadığınız için kızmaz size. Aşağılamaz ve şevkinizi kırmaz.
Kitap okurken hem yeni bilgiler öğrenir, ufkunuzu genişletir, hem de günlük sıkıntılarınızdan az da olsa uzaklaşmış olursunuz. Çok kitap okuyanların konuşması düzelir. Güzel ve anlamlı cümleler kurar. Fikrini sağlıklı bir şekilde aktarabilir muhatabına. Fazla gaf yapmaz. Hadiseleri daha geniş açıdan ele alarak değerlendirir. Kolay öfkelenmez, sabrı öğrenir. Anlayışlı ve hoşgörülü olur.
Tabii kitap derken, her kitap bunları sağlar demiyoruz. Kitabın da doğrusu, güzeli, faydalısı var. Bunun tersi de mümkün. Bazı kitapları okuduğunuz zaman; ister istemez olumsuz yönde etkilenebilirsiniz.
At, otu yemeden önce koklar. Eğer zehirli ise, şüphelenirse yemez. Kitap da öyledir. Kitap hakkında önceden bilgi sahibi olmak, kitabın yazarı, müellifi hakkında fikir sahibi olmak gerekir.
Bozuk bir besin yediğimiz zaman midemiz nasıl bozuluyorsa, bozuk bir kitap okuduğumuz zaman beynimiz de o şekilde etkilenir. [Bu yüzden mezhepsizlerin, reformcuların kitaplarını okumamalı.]
İnsanın en esef duyacağı şey, öğrendiği lüzumsuz ve yanlış bilgidir.
Lüzumsuz bilgi nedir?
Dünya ve ahiretine yaramayan, sadece bazı tartışmalarda ve bilgiçlik taslamada işe yarayabilen bilgi türüdür. Mesela, 1980 yılının en hızlı koşan adamının ismini ezberlemek gibi. Maalesef günümüzde genel kültür dendiği zaman bu tür şeyler akla geliyor. Bilime ve insana hiçbir faydası olmayan bir sürü ıvır zıvır bilgiler...Konuyu fazla dağıtmayalım.
Kitap okumanın faydalarını saymakla bitiremeyiz...
Bizim asıl değinmek istediğimiz konu; kitap okuma alışkanlığıdır.
Bu alışkanlık, küçük yaşlarda kazanılırsa, daha etkili, daha güzel ve daha kalıcı olur.
Çocuklara ve gençlere okuma alışkanlığı kazandırmak lazımdır. Peki, bu nasıl mümkün olabilir?
Çocukların ve gençlerin okudukları zaman heyecan duydukları çizgi romanlar, kısa hikayeler, meraklı çocuk romanları, kelime hazinesini geliştiren bulmacalar, bilmeceler, çocuklar ve gençler için hazırlanmış mecmualar bu iş için biçilmiş kaftandır.
En güzel okuma alışkanlığını bu bahsettiklerimiz sağlayacaktır.
Yoksa, çocuklara direkt bilginin verildiği ders kitaplarının ve ağır kitapların okutulması çok zordur. Ülkemizde bu işi en güzel yapan ve başarılı olan kuruluşlardan bir tanesi Türkiye Çocuk Dergisi'dir. Yıllardan beri profesyonel ve uzman kadrosu ile çocukları ve gençleri geleceğe hazırlıyor.
Ülkemizde okuma alışkanlığının çok yetersiz düzeyde olduğunu kabul etmek zorundayız. Dünya ülkeleri ile kıyaslandığımız zaman, çok geri saflarda kalıyoruz.
Televizyon ve radyo gibi cihazlardan edinilen bilgiler, uçucudur. Çok bilgi verilse dahi, bunları hatırımızda tutmak zordur. Çünkü, bu bilgilere erişmek için hiçbir emek harcanmamıştır.
Ama kitap öyle değil. Belli bir emek harcanarak edinilen bilgilerin unutulma ihtimali daha düşüktür.
"Bazıları dini ve ilmi diyorlar. Din ilimden ayrı mıdır?"
İslamiyet, ilmin tâ kendisidir. Kur'an-ı kerimde birçok yerde, ilim emredilmekte, ilim adamları övülmektedir. Mesela, (Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu, bilen elbette kıymetlidir) buyurulmaktadır. (Zümer 9)
Peygamber efendimizin ilmi öven ve teşvik buyuran sözleri o kadar çok ve meşhurdur ki, gayrı müslimler dahi bunları bilmektedir. Yukarıda birkaçını bildirdik.
İslam dininde kadın, kocasının izni olmadan nafile hacca gidemez. Sefere çıkamaz. Fakat kocası öğretmezse ve izin vermezse, ondan izinsiz, kendisi için lüzumlu ilmi öğrenmeye gidebilir. Allahü teâlânın sevdiği hacca izinsiz gitmesi günah olduğu halde, ilim öğrenmeye izinsiz gitmesi günah olmuyor. Hadis-i şerifte, (Nerede ilim varsa, orada Müslümanlık vardır. Nerede ilim yoksa, orada kâfirlik vardır) buyuruluyor. Burada da ilmi emretmektedir. (Herkese Lazım Olan İman)
İlim, dinden ayrı değildir. İslam ilimleri ikiye ayrılır:
1- Akli ilimler,
2- Nakli ilimler.
Fizik, kimya, matematik, edebiyat gibi tecrübi ilimlere, akli ilimler denir. Tefsir, kelâm, hadis, fıkıh gibi ilimlere de nakli ilim veya din ilimleri denir.
"İslamiyet, ilmi, fenni emreder" demek bile yanlış anlaşılabilir. İslamiyet'in kendisi ilimdir.
Fen ilimleri, İslamiyet'in bir koludur. Din [İslamiyet] denince, içine ilim de girer. Bunun için, dini ve ilmi demek yanlıştır. Fen, dinden ayrı değildir.
"Dini, ilmi, edebi ve ahlaki yayın" gibi tabirler kullananlar, böyle konuşup yazanlar, ya dinimizi iyi bilmiyorlar veya mezhebi kabul etmiyorlar. Bütün ilimler, İslam bilgileri içinde incelenir. Dini, ilimden ayıranlar, Batılı yazarların tesiri altında kalan kimselerdir. Dinimizde ahlak da var, edep de var, edebiyat da... Bu bakımdan "Dini, ilmi, edebi, ahlaki yayın" tabiri doğru değildir. Dini denilince, diğerleri kullanılmaz. Dini kelimesi kullanılmadan diğerlerinin hepsini kullanmakta mahzur yoktur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) [İbni Asakir]
(İlim Çin'de de olsa talep edin! Öğrenin!) [Beyheki]
Çin, eskiden olduğu gibi yine müslüman değildir. Çin'den alınacak ilim, elbet fen ilmidir. Her türlü teknolojidir. Bu bakımdan hiç kimsenin, İslamiyet'in ilme, tekniğe karşı olduğunu söylemesi mümkün değildir.
"Kadın ve erkeğe farz olan ilimler nelerdir?"
Dinimizde farz olan ilimler ikiye ayrılır: Farz-ı kifaye, Farz-ı ayn olan ilimler.
Dünya işlerini tanzim için gereken tıp, ziraat, terzilik, siyaset gibi ilimler, farz-ı kifayedir.
Bu ilimleri bilen kâfi miktarda insan varsa, diğer insanların bu ilimleri öğrenmesi farz olmaz. Yani bu ilimleri bilmediği için diğer insanlar mesul olmazlar.
Farz-ı ayn olan ilimleri her müslümanın bilmesi farzdır. Mesela namaz, oruç gibi ibadetleri her müslümanın bilmesi farzdır. En başta da Ehl-i sünnet itikadını öğrenmek her müslümana farz-ı ayndır. Ancak zekat verecek zenginin zekat ilmini bilmesi farz-ı ayn iken, fakirin bilmesi farz değildir. Evlenecek kimsenin evliliğe ait lüzumlu bilgileri bilmesi farzdır. Evlenmeyecek kimsenin evliliğe ait bilgileri bilmesi farz değildir. (Hadika)
"Dinimi daha iyi öğrenebilmem için çok çeşitli kitap okumanın zararı olur mu?"
Çok kitap okumak, çok ilim öğrenmek yerine faydalı ilim öğrenmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâdan faydalı ilim isteyin ve fayda vermeyen ilimden Allahü teâlâya sığının.) [İbni Mace]
(İlmin faydası, ibadetleri doğru ve makbul yapmakla görülür. Haramlardan sakındırmayan, zühdü artırmayan ilim, ancak Allahü teâlânın gazabını artırır.) [Deylemi]
(İlmi çoğaldığı halde, ahlakı düzelmeyen kimse, Allahü teâlâdan uzaklaşır.) [Deylemi]
Hikmet nedir?
"Gayri Müslimlerden alınan ilimlerden istifade etmenin mahzuru olur mu?"
Dini bilgiler, ehl-i sünnet âlimlerinden alınır yani onların kitaplarından öğrenilir. Fen ilmi ise her yerden alınır. Bu konudaki üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hikmet, [fen ve sanat] müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alması gerekir.) [İbni Asakir, Askeri]
(Hikmeti al, hangi kaptan çıktığı sana zarar vermez.) [Künuz-ül hakaik]
(İlim Çin'de de olsa alın.) [Beyheki]
Bu hadis-i şerifler, dünyanın en uzak yerinde, hatta kâfirlerde bile olsa ilmi almayı emretmekte, doğu veya batıdan gelme diyerek fenni reddetmemek gerektiğini bildirmektedir. (Mevduat-ül-ulum)
Hikmet, fen ilmi anlamına geldiği gibi, başka anlamlara da gelir. Mesela fıkıh ilmi anlamına da gelir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah, hikmeti [fıkh ilmini] kime dilerse ona verir. Her kime hikmet verilmişse, muhakkak ona çok hayır verilmiştir.) [Bekara 269]
Hikmet, eşyanın mahiyetini, vasfını ve özelliğini bilmek anlamına da gelir. Bir âyet meali şöyledir:
(Allah'a şükret diye Lokmana hikmet verdik. Şükreden kendisi için şükreder.) [Lokman 12]
"İlim öğrenmenin şartı falan var mı?"
İlim talep edene öğretilir. Talep etmeden ilim öğrenilmez. Bir şeyler ezberleyebilir, durumu idare edebilir ancak faydasını pek göremez. İlim öğrenmenin ilk şartı talep etmektir.
"Günah işleyerek ilim öğrenilir mi?"
Öğrenilmesi lazım olan ilim bile, günah işleyerek öğrenilmez.
"Okulda bulunduğumuz ve evde ders çalıştığımız her an, hiç durmadan sevap almamız için nasıl niyet etmeli?"
Şöyle niyet edilebilir: (Okula, eğitimim bitince, müslümanlara, insanlara hizmet etmek için gidiyorum ve derslerime onun için çalışıyorum. Ya Rabbi bana faydalı ilim nasip eyle.)
"Bilip de yapmamanın cezası daha büyüktür" diyerek dini meseleleri öğrenmek istememek uygun mudur?"
Öğrenmesi mümkün iken öğrenmemek de günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Aynı günahı işleyen âlime bir, cahile iki günah yazılır. Âlim, yalnız günahın, cahil ise, hem günahın, hem de o meseleyi öğrenmemenin cezasını çeker.) [Deylemi]
"Dünya ve ahireti kazanmak için ne gerekir?"
Dünya ve ahireti kazanmak, ilim iledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her şeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu ilimdir.) [Deylemi]
Ahireti kazanmak ilim ile olduğu gibi, dünyada da rahat ve huzur içinde yaşamak, yine ilim iledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Süleyman aleyhisselam, mal, saltanat ve ilim arasında muhayyer bırakıldı. İlmi seçti. Mal ve saltanat da verildi.) [Deylemi]
En üstün amelin ne olduğu sual edildiğinde, Peygamber efendimiz, (Allahü teâlâyı bilmek) buyurdu. Onlar, (Ya Resulallah, biz amelden soruyoruz. Siz ilimden cevap veriyorsunuz) dediler. (İyi bilin ki, ilim ile yapılan az amel kıymetlidir. Fakat cehaletle yapılan çok amel faydasızdır) buyurdu. (İbni Abdilber)
Tasavvufu, yani tarikatı öğrenmeden önce, ilim öğrenmek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaptır.) [Ebu Nuaym]
Bedreddin-i Serhendi hazretleri buyuruyor ki:
(İmam-ı Rabbani hazretlerinden Buhari, Mişkat, Hidaye, Şerh-i Mevakıf kitaplarını okudum. Gençleri ilim öğrenmeye teşvik eder, "Önce ilim, sonra tasavvuf" buyururdu. Benim ilimden kaçındığımı, tasavvuftan zevk aldığımı görünce, halime merhamet ederek, "Kitap oku, ilim öğren, cahil sofu, şeytanın maskarası olur, Rütbetül-ilmi aler rüteb yani, rütbelerin en üstünü, ilim rütbesidir" buyurdu.) [Hadarat-ül-kuds]
"En iyi ibadet nedir?"
Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp haramlardan kaçmaya, tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır! Bunları doğru yapabilmek de, ancak ilimle mümkündür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Gece bir müddet ilim öğrenmek, bütün gece ibadet etmekten sevaptır.) [R. Nasıhin]
(Sabah-akşam ilimle meşgul olmak, cihaddan efdaldir.) [Deylemi]
(İlimden bir mesele öğrenmek, yüz rekat [nafile] namaz kılmaktan daha kıymetlidir.) [İ. Abdilber]
İlimsiz amelin kıymeti olmaz. Günümüzde ilmin önemi daha büyüktür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Siz fakihleri çok, hatipleri az, isteyeni az, vereni çok bir zamandasınız. Böyle zamanda amel ilimden hayırlıdır. Bir zaman gelir ki, fakihleri az, hatipleri çok, isteyeni çok, vereni az olur. O zamanda ise ilim amelden hayırlıdır.) [Taberani]
Faydalı ve faydasız ilimler
"Faydalı ve faydasız ilimler nelerdir?"
Faydalı ve faydasız ilimlere birkaç örnek verelim:
1- İman, ibadet ve kazanç ilimlerini öğrenmek farzdır. (Hindiyye)
2- Fıkıh öğrenmeyip, hadis, tefsir ile meşgul olmak çok yanlış olur. (Berika)
3- Matematik ve geometri, astronomi gibi ilimler, eğer Allahü teâlânın gösterdiği yerlerde, yani insanlara hizmet etmek için kullanılmazsa bunlarla uğraşmak, boşuna vakit öldürmek olur. Kıble ve namaz vakitleri için ve dine hizmet için bu ilimleri öğrenmekte mahzur yoktur. (M. Rabbani, Hindiyye)
4- Falcılık bilgileri öğrenmek haramdır. (Hindiyye)
5- Kelam, yani iman bilgilerini ihtiyaçtan fazla öğrenmek caiz değildir. (Hadika)
İlmi, Allah rızası için ve Müslümanlara hizmet için öğrenmelidir. Mal, mevki kazanmak, kibir ve şöhret için öğrenmemelidir. İlmi de ancak Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları kitaplardan öğrenmelidir. (İslam Ahlakı)
Önce lazım olan
"Bir Müslümanın önce bilmesi lüzumlu bilgiler nelerdir?"
Her Müslümanın (İlmihal) öğrenmesi farz-ı ayndır. Allahü teâlâ, (Bilenlerden sorup öğreniniz) buyuruyor. Bilmeyenlerin, âlimlerden ve bunların kitaplarından öğrenmeleri gerekir. Bunun için, hadis-i şerifte, (İlim öğrenmek, kadın-erkek herkese farzdır) buyuruldu. Yapılması ve sakınılması gereken bilgileri, doğru yazılmış ilmihal kitaplarından öğrenmek lazımdır.
Âlimler, sözbirliği ile bildirdiler ki, her Müslümanın Ehl-i sünnet itikadını kısa olarak ve günlük işlerindeki ve ibadetlerdeki farzları ve haramları iyice öğrenmeleri farz-ı ayndır. Bunları ilmihal kitaplarından öğrenmezse, bid'at sahibi veya mülhid yani kâfir olur. Bunların fazlasını ve Arabi lisanının oniki âlet ilmini öğrenmek ve tefsir ve hadis-i şerif ve fen ve tıb bilgilerini, hesap, yani matematik öğrenmek, farz-ı kifayedir. Bu farz-ı kifayeyi, bir şehirde, bir kişi öğrenirse, bu şehirde bulunanların öğrenmeleri farz olmaz, müstehap olur.
Şehirde fıkıh kitaplarının bulunması da, İslam âlimlerinin bulunması gibidir. Böyle şehirde, fıkıh bilgilerinin fazlasını ve tefsir ve hadis öğrenmek hiç kimseye farz olmaz. Müstehap olur.
İhtiyaç halinde bilmeyenler, bilenlerden sormalı, bilenler de bilgisini gizlememelidir!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimin, ilmini gizlemesi, cahilin bilmediğini sormaması caiz değildir. Çünkü Allahü teâlâ "Bilmediğinizi âlimlere sorun!" buyuruyor.) [Taberani]
Dünya işlerini yaparken ahireti unutmak çok kötüdür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahir zamanda insanlar, camileri süsler, kalblerini viran ederler. Dinden çok elbiseye değer verirler. Dünyaları selamet ise, ahireti düşünmezler.) [Hakim]
Hep nafile namaz kılmak yerine, namazın nasıl kılınacağını öğrenmek daha kıymetlidir. Bilerek yapılan az amel, bilmeden yapılan çok amelden kıymetlidir. Bir şeyi iyi yapmak ancak ilimle mümkündür. Her şeyden önce ilim öğrenmeye çalışmalıdır!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allah indinde, ilim talebi, namaz, oruç, hac ve cihaddan efdaldir.) [Deylemi]
Âyet-i kerimedeki zikir, ilim demektir. Bu âyet-i kerime, bilmeyenlerin, âlimleri bulup onlardan sorup, öğrenmelerini emretmektedir. (Hadika)
Üç ayet-i kerime meali de şöyledir:
(Allah iman edenleri yüceltir; kendilerine ilim verilmiş müminleri ise, [cennette] kat kat derecelerle yükseltir.) [Mücadele 11]
(De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir.) [Zümer 93]
(Kulları arasında Allahü teâlâdan en çok korkan âlimlerdir.) [Fatır 28]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(İlim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır.) [Beyheki]
(Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) [İbni Asakir]
(İlim Çin'de de olsa talep edin! Öğrenin!) [Beyheki]
(Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeye çalışınız!) [Şir'a]
(Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselama "Ben ilim sahibiyim, ilim sahiplerini severim" buyurdu.) [İbni Abdilber]
(İlim, İslam'ın hayatı, imanın direğidir.) [Ebuşşeyh]
(Hiç kimse, cehaletle aziz, ilim ile de zelil olmaz.) [Askeri]
(Boş vaktini ilme harcayan kurtulur.) [İ. Maverdi]
(Salih âlimlerden olun, eğer salih âlimlerden olamazsanız, böyle âlimlerin sohbetinde bulunun, sizi hidayete kavuşturacak, dalaletten uzaklaştıracak ilmi dinleyin!) [İ. Maverdi]
(İlim öğrenmek, namaz, oruç, hac ve cihaddan da efdaldir.) [Deylemi]
(Nerede ilim varsa, orada müslümanlık vardır.) [S.Ebediyye]
(İlim, benim ve diğer Peygamberlerin mirasıdır. Kim de bana mirasçı olursa, Cennette benimle beraber olur.) [Deylemi]
(Bilerek yapılan az bir ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir.) [Şir'a]
(Allah'ın rezil etmek istediği kul, ilim ve edepten mahrum kalır.) [İbni Neccar]
(Bir müslüman, arkadaşına, hidayetini arttıracak veya onu tehlikeden kurtaracak hikmetli bir sözden daha iyi bir hediye veremez.) [Ebu Ya'la]
Hazret-i Lokman, oğluna buyurdu ki:
(Âlimlerle otur, hikmet sahiplerinin sözlerini dinle! Allahü teâlâ, bahar yağmuru ile toprağa hayat verdiği gibi, ölü kalbleri hikmet nurları ile diriltir.)
İlim, Cennete giden bir yol, gurbette arkadaş, yalnızlıkta sırdaştır. İlim, iki cihanda kurtuluş, düşmana karşı siperdir. İnsan için haya, gözler için ziyadır.
Hazret-i Ali buyurdu ki:
(İlim, maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen korursun; fakat ilim seni korur. Mal harcamakla azalır, ilim sarf etmekle çoğalır.)
İmam-ı Gazali hazretleri de, (İnsanın diğer mahlukattan üstünlüğü ilmi iledir, güç ve kuvvetiyle değildir. Çünkü deve insandan kuvvetlidir. İrilik bakımından da değildir. Çünkü fil insandan çok iridir. Cesaret bakımından da değildir. Çünkü aslan insandan cesurdur. Çok yemesiyle de değildir. Çünkü mandanın karnı, insanın midesinden daha büyüktür. Şu halde ilim çok üstün bir vasıftır) buyurmaktadır.
Yemek ve içmekten kesilen hasta, ölmeye mahkum olduğu gibi, ilim ve hikmetten mahrum kalb de ölüme mahkumdur.
İlim öğrenmek ve öğretmek çok mühimdir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ ilim verdiği âlimlerden de Peygamberlerden aldığı misak gibi, ilimlerini saklamayıp insanlara açıklamaları için, söz almış ve "Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et!" buyurmuştur.) [Ebu Nuaym]
(En güzel hediye, hikmetli bir sözü iyice anlayıp, din kardeşine anlatmaktır.) [Taberani]
(Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadetten daha sevaptır.) [Deylemi]
(Heves edilecek iki kimse vardır: Biri, Allahü teâlânın verdiği ilimle amel edip başkasına da öğreten, ikincisi de, Allahü teâlânın verdiği serveti hayra sarf edendir.) [Buhari]
(İlim yolunu tutana, Allahü teâlâ Cennet yolunu açar.) [Tirmizi]
(Melekler, ilim talebesinden memnun oldukları için kanatlarını onların üzerine gererler.) [İ. Abdilber]
(İlimden bir mesele öğrenmek, dünyadaki her şeyden kıymetlidir.) [Taberani]
(Ya âlim, ya öğrenci, ya dinleyici veya bunları seven olun. Yoksa helak olursunuz.) [Beyheki]
(Tecrübeli yaşlılarla oturup kalkın. Âlimlere sorun. Hikmet sahipleri ile beraber olun.) [Taberani]
(Âlim olmayan veya ilim öğrenmeye çalışmayan bizden değildir.) [Deylemi]
(Bir âlimin, yanına oturarak, bir saat ilimle meşgul olması, bir âbidin 70 yıl ibadetinden hayırlı olabilir.) [Deylemi]
(İşlenen bir günah, âlime bir, cahile iki olarak yazılır. Âlim, günahı için azap olunur. Cahil ise hem günahı, hem de öğrenmediği için azap olunur.) [Deylemi]
(Allahü teâlâ, dünya işlerinin âlimi, ahiret işlerinin cahili olana buğz eder.) [Hakim]
(İlim öğrenmek, namaz, oruç, hac ve Allah yolundaki cihaddan daha kıymetlidir.) [Deylemi]
(Bir saat ilim öğrenmek gece sabaha kadar ibadet etmekten kıymetlidir. Bir gün ilim öğrenmek, üç ay oruç tutmaktan kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]
(Bir kimse, ilim öğrense, bununla amel etmese bile; bin rekat namaz kılmasından daha fazla sevap alır. Eğer öğrendiği ilimle amel eder veya başkasına öğretirse, hem bunun sevabını alır, hem de Kıyamete kadar bununla amel edenlerin sevabını alır.) [Hatib]
(Farzlarda ihmallik yapan bir derde müptela olur.) [İ. Ahmed]
(Allah rızasından başka bir niyetle ilim öğrenen, Cehenneme gider.) [Tirmizi]
(Din ilmine sahip olanın sıkıntısı gider ve ummadığı yerden rızıklanır.) [İ. Neccar]
(İlim öğrenen veya Allah için bir dost edinen veya din kardeşinin yüzüne şefkatle bakan veya "Bismillah" diyerek işine başlayan affa uğrar.) [İ. Rafii]
İlim âlimden öğrenilir
Bir talebenin, ilim öğrenebilmesi ve doğru yolu bulabilmesi için, bir öğreticiye ihtiyacı vardır. Çünkü hadis-i şerifte, (İlim üstaddan öğrenilir) buyuruldu. (Taberani)
Kur'an-ı kerimde ise mealen, (Eğer bilmezseniz, bilenlerden sorun!) buyuruldu. (Nahl 43)
Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için de sebeplere yapışmak, bir âlimin gösterdiği yolda gitmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen (Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve Onun rızasına kavuşmak için, vesile arayınız!) buyuruluyor. (Maide 35)
Bu âyet-i kerimeden de bir öğreticiye ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Bir kimsenin rehberi olmazsa, şeytan ona rehber olur. Şeytan rehber olunca da, kendisine tâbi olanı uçurumdan uçuruma atar.
[Bu yüzden, bid'at ehli, reformcu zatları dinlememeli, sözlerine inanmamalı, kitaplarını okumamalı, yaralı aslandan kaçar gibi bunlardan uzaklaşmalıdır. Nakli esas alan kitapları okumalıdır.]
İlim bulunan yerde müslümanlık vardır
Ehl-i sünnet itikadını ve ilmihalini öğrenmeyen ve çocuklarına öğretmeyenler, Müslümanlıktan ayrılmak, küfür felaketine düşmek tehlikesindedir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz.)
Ölmemek için, yiyip içmek gerektiği gibi, kâfirlere aldanmamak, dinden çıkmamak için de, dinini, imanını öğrenmek gerekir. Ecdadımız her zaman toplanıp, İlmihal kitaplarını okur, dinlerini öğrenirlerdi. Ancak böyle müslüman kaldılar. İslamiyet'in zevkini aldılar. Bu saadet ışığını bizlere, doğru olarak ulaştırabildiler.
Bizim de müslüman kalmamız, yavrularımızı içimizdeki ve dışımızdaki kâfirlere kaptırmamamız için, birinci ve en lüzumlu çare, her şeyden önce Ehl-i sünnet âlimlerinin hazırladığı ilmihal kitaplarını okumak ve öğretmektir. Çocuğunun müslüman olmasını isteyen ana-baba, çocuğuna Kur'an-ı kerim öğretmelidir. Fırsat elde iken okuyalım, öğrenelim ve çocuklarımıza, sözümüzü dinleyenlere öğretelim! (Herkese Lazım Olan İman)
İlim öğrenirken nelere dikkat etmeli?
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
İlim talebesinin bazı vazifeleri şunlardır:
a- Kalbini bütün fena hâllerden temizlemelidir. Hadis-i şerifte, (Din, temizlik üzerine kurulmuştur) buyuruldu. Buradaki temizlik, sadece dış temizliği değil, aynı zamanda bâtın temizliğidir. Başka bir hadis-i şerifte de, (Köpek bulunan eve rahmet melekleri girmez) buyuruldu. Kalbi bir eve benzetelim. Bu eve melekler gelir. Gazap, kin, haset, kibir gibi kötü huyları havlayan köpek kabul edelim! Böyle azgın köpeklerle dolu eve rahmet melekleri girmez. Allahü teâlâ ilim nurunu kalbe melekler vasıtası ile akıtır. Rahmet meleklerinin girmediği kalb ilimden mahrum kalır.
b- Bütün gücünü ilme bağlamalıdır! Başka şeylerden alakayı kesmelidir! Dağınık fikir, suyu bölünen ırmağa benzer. Sağa sola aktığından bahçeyi sulayamaz.
c- İlmiyle kibirlenmemelidir! Hiçbir İslam âlimini küçük görmemelidir! Cahil ve aciz bir hastanın, mütehassıs bir doktoru kabul etmesi gibi İslam âlimlerini kabul etmelidir. Talebe, şahsi fikrini bir tarafa atmalı, İslam âlimlerinin öğüdüne kulak vermelidir! İslam âlimlerinin hata gibi görünen işini, kendi doğrusuna tercih etmelidir!
d- Faydalı ilimleri öğrenmeye çalışmalıdır! İlimden gaye, kalbi kötü huylardan temizleyip, faziletlerle süslemektir.
e- Zorluklara karşı sabırla göğüs germelidir. İlim ve diğer nimetleri acı ilaçlarla kaplamışlardır. Akıllı olan, bunların içine yerleştirilmiş tatlıları görür. Üzerindeki acı örtüleri de tatlı gibi çiğner. Acılardan tat alır. Hasta olan onun tadını duyamaz. Hastalık, Allahü teâlâdan başkasına gönül vermektir.
İlimden istifade edebilmek için:
1- Önce niyetini düzeltmeli, cahillikten kurtulmayı düşünmelidir! Allahü teâlâ, (Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu) buyurdu.
2- İnsanlara faydalı olmayı düşünmelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır) buyurulmaktadır.
3- Öğrendikleri ile amel etmeye çalışmalıdır. Çünkü, (Amelsiz ilim vebal, ilimsiz amel sapıklıktır) buyurulmuştur.
4- İlim öğrenmekten maksat, Cenab-ı Hakkın rızasını talep olmalıdır. Allahü teâlâ, ihlâsı, salih ameli övmektedir.
5- Üstüne lazım olmayan şeye karışmamalıdır. Hazret-i Lokman'a, (Bu dereceye ne ile kavuştun?) diye sual ettiler. (Doğruluk, emanete riayet ve bana lazım olmayanı bırakmakla) diye cevap verdi.
6- Biri ile münakaşa ederse, ona karşı insaflı olmalı, yumuşak davranmalıdır ki kendisi ile cahil arasındaki fark belli olsun. Hadis-i şerifte, (Allah refiktir, yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri ve başka hiçbir şeye vermediğini, yumuşak davranana ihsan eder) buyuruldu.
7- Sabırlı olmalıdır. İbni Abbas hazretlerine, (Bu ilmi ne ile elde ettin?) diye sual ettiler. Cevabında, (Darlıkta, genişlikte sabretmekle, sual sormakla ve yorulmayan bir azimle) buyurdu. Yine büyük bir zat aynı suale, (Erken kalkmakla, son derece alçak gönüllü olmakla, kuvvetli azim ve sabırla) diye cevap verdi.
8- İlim talebesi, herkesle iyi geçinmelidir! (İnsanların hayırlısı onlarla iyi geçinen, insanların şerlisi de onlarla çekişen) buyurulmuştur.
9- Çok edepli olmalıdır.
10- Büyük bir âlime, ilmi ne ile elde ettiği soruldu. Cevabında, (Hocamın her sözünü dinlemekle) buyurdu. Âlimler buyuruyor ki:
(İlim talebesi, ilme ve ilim öğreten hocasına hürmet etmedikçe, öğrendiği ilmin faydasını göremez.) [Bu yüzden, mezhep ve itikad imamlarımıza ve ehl-i sünnet âlimlerine saygı ve hürmette kusur etmemelidir.]
İlmin başı
Peygamber efendimiz, ilmin inceliklerini, acayipliklerini soran köylüye buyurdu ki:
- İlmin başını öğrendin mi?
- İlmin başı nedir ki?
- İlmin başı, Allahü teâlâyı hakkıyla tanımaktır. Bu da Onun, misli, benzeri, zıddı, dengi, eşi olmadığını, vahid, evvel, ahir, zahir ve bâtın olduğunu bilmektir. (Şir'a)
Görüldüğü gibi ilmin aslı marifetullahtır, yani Allahü teâlâyı tanımaktır.
İlmin veya başarının başı sabır denebilir. İbadet için de böyledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İbadetin başı sabırdır.) [Hakim]
Sabrın önemi birçok işten büyüktür. Bu bakımdan, (Her işin başı sabırdır) denebilir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlimden bir şey öğrenmek, dünya ve içindeki her şeyden daha iyidir.) [Taberani]
(Öğretmek için ilimden bir mesele öğrenen 70 sıddık sevabı alır.) [Deylemi]
(İlim öğrenmek amelden kıymetlidir.) [Hatib]
İlimden zarar gelmez. Ölünceye kadar ilim öğrenmeye çalışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hiç kimse cahillikle aziz, ilim ile de zelil olmaz.) [Askeri]
İlmin faydalısını öğrenmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâdan faydalı ilim isteyin ve fayda vermeyen ilimden Allahü teâlâya sığının!) [İbni Mace]
Lüzumsuz sualler
Okuyucularımız, çok zaman faydalı sual soruyorlar. Biz de araştırıyor, ehline soruyor, cevabını yazıyoruz. Böylece o okuyucu ile birlikte, diğer okuyucularımız da bundan istifade ediyor. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlim bir hazine, sual ise anahtardır. Sorun ki öğrenin! Bir sual sayesinde dört kişi sevap alır. Sual soran, cevap veren, dinleyen ve bunları sevenler.) [Ebu Nuaym]
Okuyucularımızdan bazıları ise, Hazret-i İbrahim'in kestiği koçun etini kimler yedi?, Falanca âlimin anasının adı neydi?, Yunus aleyhisselamı yutan balık, erkek miydi? gibi sualler soruyorlar. Dürr-ül-muhtarın Tahtavi haşiyesinde buyuruluyor ki:
(İnsanın bilmesi gerekmeyen şeyleri münakaşa etmesi mekruhtur. Öğrenilmesi emredilmemiş olan şeyleri sormak caiz değildir. Mesela Hazret-i Lokman peygamber midir? Cin, insanlara nasıl görünür? Hazret-i İsa gökten ne zaman inecek? Buna benzer şeyler sormamalı, çünkü bunları öğrenmekle emrolunmadık.)
Bugün çok kimse, Ehl-i sünnet itikadını bilmiyor. Öğrenmesi farz-ı ayn olan bilgilerden habersizdir. Faiz çeşitlerini, hatta yemeğin farzlarını bile bilmez iken, dünya ve ahirette gerekmeyen şeyleri soruyorlar. Biz de (Bilmiyoruz) diye cevap verince, (Bir bilene sor) diyorlar. Zaten biz, bilmediklerimizi bir bilene soruyoruz. Fakat bilinmesi gerekmeyenleri sormak lüzumsuzdur. Dünya ve ahirete yaramayan sualleri sormak ve her suale cevap vermeye kalkmak ve (Ben bilirim) demek doğru değildir. Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki:
(Her ilim sahibinin üstünde, daha iyi bilen vardır.) [Yusuf 76]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Âlimim diyen cahildir.) [Taberani]
(Çok sual sormaktan sakının! Sizden öncekiler, bu yüzden helak oldu.) [İ. Maverdi]
(Sizi çok sual sormaktan nehyediyorum.) [Taberani]
(Allah rızasından başka bir maksatla ilim öğrenen veya ilmini dünya menfaatine alet eden Cehenneme gidecektir.) [Tirmizi]
(İlmi, âlimlerle yarışmak, cahillerle münakaşa edip susturmak ve insanlar yanında itibar kazanmak için öğrenen Cehenneme gidecektir.) [Tirmizi]
Şu halde, lüzumsuz sual ve başka maksatlarla sual sormak doğru değildir. İmtihan gayesiyle karşısındakini sıkıştırmak için sual sormak da uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Öğrenmek için sual sorun! Kötü maksatla sual sormayın!) buyuruldu. (Deylemi)
Suali uygun sorabilmek, o kişinin ilmini gösterir. Hadis-i şerifte, (Güzel sual, ilmin yarısıdır) buyuruldu. (Taberani)
İlmi, öğrenip amel etmek isteyen kimseye öğretmelidir! İlmin kıymetini bilmeyen, laf olsun diye öğrenmek isteyene, ilim öğretmek doğru olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlmi, ehli olmayana öğretmek onu kaybetmek demektir.) [İbni Ebi Şeybe]
(Bazı kavimler gelecek, fakihleri, ince ve karışık meseleleri ele alacak, halkı şaşırtacaklardır. İşte bunlar, ümmetimin şerlileridir.) [Taberani]
Ayıp olur diye sormamak
"Bir genç kızım. Mahrem konuları sormaktan utanıyorum. Ne yapayım?"
Bir kız, mahrem konuları annesine sorar. O da bilmezse, annesine, (Babamdan öğren) der. Babası da bilmezse, babasının, bilen birisine sorması gerekir. Babası yoksa, ağabey, amca, dayı gibi mahrem akrabalarından öğrenir. Bunlar da öğrenip bildirmezse, o zaman mektupla veya telefonla, kendinden değil de, (Bir kadının muayyen hâli şu kadar devam edip kesilse, ne gerekir) şeklinde sormak daha uygun olur. Bir kadının kocası, bu bilgileri öğrenip hanımına anlatmazsa, kadın, en uygun bir yolla bunları öğrenebilir. Bilenlerden bu konuları edep dairesinde sorması ayıp olmaz.
Hazret-i Esma'nın Peygamber efendimize nasıl gusledileceğini sorarken utanması üzerine, Hazret-i Âişe validemiz, (Ensar kadınları ne iyidir; utanmaları, dinlerini öğrenmekten men etmiyor) buyurdu. (Buhari) Demek ki, ayıp olur diye kendisine farz olan bilgileri öğrenmemek yanlıştır. Peygamber efendimiz, mahrem konuları anlatırken, (Allahü teâlâ, hakkın anlatılmasından çekinmez) buyurmaktadır. (Tirmizi) Aynı anlamda âyet-i kerime de vardır:
(Allahü teâlâ, gerçeği söylemekten çekinmez.) [Ahzâb 53]
"Bilmediğimiz şeyler oluyor. Sormaya fırsat bulamıyoruz veya çekiniyoruz. Sormamanın vebali var mıdır? Bir de sorduğumuz kimse bildiği halde bilmiyorum derse ona da vebal olur mu?"
İhtiyaç halinde bilmeyenler, bilenlerden sormalı, bilenler de bilgisini gizlememelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimin bildiğini söylememesi, cahilin de bilmediğini sormaması helal değildir. Çünkü Allahü teâlâ, "Bilmiyorsanız, ilim ehline sorun" buyuruyor.) [Taberani]
Dinini öğrenmek için sual soranlara, cevap vermemenin vebali çok büyüktür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlmini [bildiğini] gizleyene, denizdeki balıktan, gökteki kuşa kadar her şey lanet eder.) [Darimi]
Okuma alışkanlığı kazanmak
"Ülkemize gelen turistlere dikkat edin, bavullarının yarısında elbise, geri kalan yarısında kitaplar var. Oysa biz seyahate çıktığımız zaman aklımıza en son gelen şey kitaptır. Okuma sevgisi ve alışkanlığını kazanmamız hususunda tavsiyeniz nedir?"
Bilginin kaynağı kitaptır. En güzel, en sağlıklı ve en kolay bilgi kitap okuyarak öğrenilir. Sessiz bir öğretmendir kitap. Anlamadığınız yeri defalarca okuyabilirsiniz. Anlayamadığınız için kızmaz size. Aşağılamaz ve şevkinizi kırmaz.
Kitap okurken hem yeni bilgiler öğrenir, ufkunuzu genişletir, hem de günlük sıkıntılarınızdan az da olsa uzaklaşmış olursunuz. Çok kitap okuyanların konuşması düzelir. Güzel ve anlamlı cümleler kurar. Fikrini sağlıklı bir şekilde aktarabilir muhatabına. Fazla gaf yapmaz. Hadiseleri daha geniş açıdan ele alarak değerlendirir. Kolay öfkelenmez, sabrı öğrenir. Anlayışlı ve hoşgörülü olur.
Tabii kitap derken, her kitap bunları sağlar demiyoruz. Kitabın da doğrusu, güzeli, faydalısı var. Bunun tersi de mümkün. Bazı kitapları okuduğunuz zaman; ister istemez olumsuz yönde etkilenebilirsiniz.
At, otu yemeden önce koklar. Eğer zehirli ise, şüphelenirse yemez. Kitap da öyledir. Kitap hakkında önceden bilgi sahibi olmak, kitabın yazarı, müellifi hakkında fikir sahibi olmak gerekir.
Bozuk bir besin yediğimiz zaman midemiz nasıl bozuluyorsa, bozuk bir kitap okuduğumuz zaman beynimiz de o şekilde etkilenir. [Bu yüzden mezhepsizlerin, reformcuların kitaplarını okumamalı.]
İnsanın en esef duyacağı şey, öğrendiği lüzumsuz ve yanlış bilgidir.
Lüzumsuz bilgi nedir?
Dünya ve ahiretine yaramayan, sadece bazı tartışmalarda ve bilgiçlik taslamada işe yarayabilen bilgi türüdür. Mesela, 1980 yılının en hızlı koşan adamının ismini ezberlemek gibi. Maalesef günümüzde genel kültür dendiği zaman bu tür şeyler akla geliyor. Bilime ve insana hiçbir faydası olmayan bir sürü ıvır zıvır bilgiler...Konuyu fazla dağıtmayalım.
Kitap okumanın faydalarını saymakla bitiremeyiz...
Bizim asıl değinmek istediğimiz konu; kitap okuma alışkanlığıdır.
Bu alışkanlık, küçük yaşlarda kazanılırsa, daha etkili, daha güzel ve daha kalıcı olur.
Çocuklara ve gençlere okuma alışkanlığı kazandırmak lazımdır. Peki, bu nasıl mümkün olabilir?
Çocukların ve gençlerin okudukları zaman heyecan duydukları çizgi romanlar, kısa hikayeler, meraklı çocuk romanları, kelime hazinesini geliştiren bulmacalar, bilmeceler, çocuklar ve gençler için hazırlanmış mecmualar bu iş için biçilmiş kaftandır.
En güzel okuma alışkanlığını bu bahsettiklerimiz sağlayacaktır.
Yoksa, çocuklara direkt bilginin verildiği ders kitaplarının ve ağır kitapların okutulması çok zordur. Ülkemizde bu işi en güzel yapan ve başarılı olan kuruluşlardan bir tanesi Türkiye Çocuk Dergisi'dir. Yıllardan beri profesyonel ve uzman kadrosu ile çocukları ve gençleri geleceğe hazırlıyor.
Ülkemizde okuma alışkanlığının çok yetersiz düzeyde olduğunu kabul etmek zorundayız. Dünya ülkeleri ile kıyaslandığımız zaman, çok geri saflarda kalıyoruz.
Televizyon ve radyo gibi cihazlardan edinilen bilgiler, uçucudur. Çok bilgi verilse dahi, bunları hatırımızda tutmak zordur. Çünkü, bu bilgilere erişmek için hiçbir emek harcanmamıştır.
Ama kitap öyle değil. Belli bir emek harcanarak edinilen bilgilerin unutulma ihtimali daha düşüktür.
"Bazıları dini ve ilmi diyorlar. Din ilimden ayrı mıdır?"
İslamiyet, ilmin tâ kendisidir. Kur'an-ı kerimde birçok yerde, ilim emredilmekte, ilim adamları övülmektedir. Mesela, (Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu, bilen elbette kıymetlidir) buyurulmaktadır. (Zümer 9)
Peygamber efendimizin ilmi öven ve teşvik buyuran sözleri o kadar çok ve meşhurdur ki, gayrı müslimler dahi bunları bilmektedir. Yukarıda birkaçını bildirdik.
İslam dininde kadın, kocasının izni olmadan nafile hacca gidemez. Sefere çıkamaz. Fakat kocası öğretmezse ve izin vermezse, ondan izinsiz, kendisi için lüzumlu ilmi öğrenmeye gidebilir. Allahü teâlânın sevdiği hacca izinsiz gitmesi günah olduğu halde, ilim öğrenmeye izinsiz gitmesi günah olmuyor. Hadis-i şerifte, (Nerede ilim varsa, orada Müslümanlık vardır. Nerede ilim yoksa, orada kâfirlik vardır) buyuruluyor. Burada da ilmi emretmektedir. (Herkese Lazım Olan İman)
İlim, dinden ayrı değildir. İslam ilimleri ikiye ayrılır:
1- Akli ilimler,
2- Nakli ilimler.
Fizik, kimya, matematik, edebiyat gibi tecrübi ilimlere, akli ilimler denir. Tefsir, kelâm, hadis, fıkıh gibi ilimlere de nakli ilim veya din ilimleri denir.
"İslamiyet, ilmi, fenni emreder" demek bile yanlış anlaşılabilir. İslamiyet'in kendisi ilimdir.
Fen ilimleri, İslamiyet'in bir koludur. Din [İslamiyet] denince, içine ilim de girer. Bunun için, dini ve ilmi demek yanlıştır. Fen, dinden ayrı değildir.
"Dini, ilmi, edebi ve ahlaki yayın" gibi tabirler kullananlar, böyle konuşup yazanlar, ya dinimizi iyi bilmiyorlar veya mezhebi kabul etmiyorlar. Bütün ilimler, İslam bilgileri içinde incelenir. Dini, ilimden ayıranlar, Batılı yazarların tesiri altında kalan kimselerdir. Dinimizde ahlak da var, edep de var, edebiyat da... Bu bakımdan "Dini, ilmi, edebi, ahlaki yayın" tabiri doğru değildir. Dini denilince, diğerleri kullanılmaz. Dini kelimesi kullanılmadan diğerlerinin hepsini kullanmakta mahzur yoktur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) [İbni Asakir]
(İlim Çin'de de olsa talep edin! Öğrenin!) [Beyheki]
Çin, eskiden olduğu gibi yine müslüman değildir. Çin'den alınacak ilim, elbet fen ilmidir. Her türlü teknolojidir. Bu bakımdan hiç kimsenin, İslamiyet'in ilme, tekniğe karşı olduğunu söylemesi mümkün değildir.
"Kadın ve erkeğe farz olan ilimler nelerdir?"
Dinimizde farz olan ilimler ikiye ayrılır: Farz-ı kifaye, Farz-ı ayn olan ilimler.
Dünya işlerini tanzim için gereken tıp, ziraat, terzilik, siyaset gibi ilimler, farz-ı kifayedir.
Bu ilimleri bilen kâfi miktarda insan varsa, diğer insanların bu ilimleri öğrenmesi farz olmaz. Yani bu ilimleri bilmediği için diğer insanlar mesul olmazlar.
Farz-ı ayn olan ilimleri her müslümanın bilmesi farzdır. Mesela namaz, oruç gibi ibadetleri her müslümanın bilmesi farzdır. En başta da Ehl-i sünnet itikadını öğrenmek her müslümana farz-ı ayndır. Ancak zekat verecek zenginin zekat ilmini bilmesi farz-ı ayn iken, fakirin bilmesi farz değildir. Evlenecek kimsenin evliliğe ait lüzumlu bilgileri bilmesi farzdır. Evlenmeyecek kimsenin evliliğe ait bilgileri bilmesi farz değildir. (Hadika)
"Dinimi daha iyi öğrenebilmem için çok çeşitli kitap okumanın zararı olur mu?"
Çok kitap okumak, çok ilim öğrenmek yerine faydalı ilim öğrenmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâdan faydalı ilim isteyin ve fayda vermeyen ilimden Allahü teâlâya sığının.) [İbni Mace]
(İlmin faydası, ibadetleri doğru ve makbul yapmakla görülür. Haramlardan sakındırmayan, zühdü artırmayan ilim, ancak Allahü teâlânın gazabını artırır.) [Deylemi]
(İlmi çoğaldığı halde, ahlakı düzelmeyen kimse, Allahü teâlâdan uzaklaşır.) [Deylemi]
Hikmet nedir?
"Gayri Müslimlerden alınan ilimlerden istifade etmenin mahzuru olur mu?"
Dini bilgiler, ehl-i sünnet âlimlerinden alınır yani onların kitaplarından öğrenilir. Fen ilmi ise her yerden alınır. Bu konudaki üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hikmet, [fen ve sanat] müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alması gerekir.) [İbni Asakir, Askeri]
(Hikmeti al, hangi kaptan çıktığı sana zarar vermez.) [Künuz-ül hakaik]
(İlim Çin'de de olsa alın.) [Beyheki]
Bu hadis-i şerifler, dünyanın en uzak yerinde, hatta kâfirlerde bile olsa ilmi almayı emretmekte, doğu veya batıdan gelme diyerek fenni reddetmemek gerektiğini bildirmektedir. (Mevduat-ül-ulum)
Hikmet, fen ilmi anlamına geldiği gibi, başka anlamlara da gelir. Mesela fıkıh ilmi anlamına da gelir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah, hikmeti [fıkh ilmini] kime dilerse ona verir. Her kime hikmet verilmişse, muhakkak ona çok hayır verilmiştir.) [Bekara 269]
Hikmet, eşyanın mahiyetini, vasfını ve özelliğini bilmek anlamına da gelir. Bir âyet meali şöyledir:
(Allah'a şükret diye Lokmana hikmet verdik. Şükreden kendisi için şükreder.) [Lokman 12]
"İlim öğrenmenin şartı falan var mı?"
İlim talep edene öğretilir. Talep etmeden ilim öğrenilmez. Bir şeyler ezberleyebilir, durumu idare edebilir ancak faydasını pek göremez. İlim öğrenmenin ilk şartı talep etmektir.
"Günah işleyerek ilim öğrenilir mi?"
Öğrenilmesi lazım olan ilim bile, günah işleyerek öğrenilmez.
"Okulda bulunduğumuz ve evde ders çalıştığımız her an, hiç durmadan sevap almamız için nasıl niyet etmeli?"
Şöyle niyet edilebilir: (Okula, eğitimim bitince, müslümanlara, insanlara hizmet etmek için gidiyorum ve derslerime onun için çalışıyorum. Ya Rabbi bana faydalı ilim nasip eyle.)
"Bilip de yapmamanın cezası daha büyüktür" diyerek dini meseleleri öğrenmek istememek uygun mudur?"
Öğrenmesi mümkün iken öğrenmemek de günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Aynı günahı işleyen âlime bir, cahile iki günah yazılır. Âlim, yalnız günahın, cahil ise, hem günahın, hem de o meseleyi öğrenmemenin cezasını çeker.) [Deylemi]
"Dünya ve ahireti kazanmak için ne gerekir?"
Dünya ve ahireti kazanmak, ilim iledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her şeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu ilimdir.) [Deylemi]
Ahireti kazanmak ilim ile olduğu gibi, dünyada da rahat ve huzur içinde yaşamak, yine ilim iledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Süleyman aleyhisselam, mal, saltanat ve ilim arasında muhayyer bırakıldı. İlmi seçti. Mal ve saltanat da verildi.) [Deylemi]
En üstün amelin ne olduğu sual edildiğinde, Peygamber efendimiz, (Allahü teâlâyı bilmek) buyurdu. Onlar, (Ya Resulallah, biz amelden soruyoruz. Siz ilimden cevap veriyorsunuz) dediler. (İyi bilin ki, ilim ile yapılan az amel kıymetlidir. Fakat cehaletle yapılan çok amel faydasızdır) buyurdu. (İbni Abdilber)
Tasavvufu, yani tarikatı öğrenmeden önce, ilim öğrenmek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaptır.) [Ebu Nuaym]
Bedreddin-i Serhendi hazretleri buyuruyor ki:
(İmam-ı Rabbani hazretlerinden Buhari, Mişkat, Hidaye, Şerh-i Mevakıf kitaplarını okudum. Gençleri ilim öğrenmeye teşvik eder, "Önce ilim, sonra tasavvuf" buyururdu. Benim ilimden kaçındığımı, tasavvuftan zevk aldığımı görünce, halime merhamet ederek, "Kitap oku, ilim öğren, cahil sofu, şeytanın maskarası olur, Rütbetül-ilmi aler rüteb yani, rütbelerin en üstünü, ilim rütbesidir" buyurdu.) [Hadarat-ül-kuds]
"En iyi ibadet nedir?"
Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp haramlardan kaçmaya, tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır! Bunları doğru yapabilmek de, ancak ilimle mümkündür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Gece bir müddet ilim öğrenmek, bütün gece ibadet etmekten sevaptır.) [R. Nasıhin]
(Sabah-akşam ilimle meşgul olmak, cihaddan efdaldir.) [Deylemi]
(İlimden bir mesele öğrenmek, yüz rekat [nafile] namaz kılmaktan daha kıymetlidir.) [İ. Abdilber]
İlimsiz amelin kıymeti olmaz. Günümüzde ilmin önemi daha büyüktür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Siz fakihleri çok, hatipleri az, isteyeni az, vereni çok bir zamandasınız. Böyle zamanda amel ilimden hayırlıdır. Bir zaman gelir ki, fakihleri az, hatipleri çok, isteyeni çok, vereni az olur. O zamanda ise ilim amelden hayırlıdır.) [Taberani]
Faydalı ve faydasız ilimler
"Faydalı ve faydasız ilimler nelerdir?"
Faydalı ve faydasız ilimlere birkaç örnek verelim:
1- İman, ibadet ve kazanç ilimlerini öğrenmek farzdır. (Hindiyye)
2- Fıkıh öğrenmeyip, hadis, tefsir ile meşgul olmak çok yanlış olur. (Berika)
3- Matematik ve geometri, astronomi gibi ilimler, eğer Allahü teâlânın gösterdiği yerlerde, yani insanlara hizmet etmek için kullanılmazsa bunlarla uğraşmak, boşuna vakit öldürmek olur. Kıble ve namaz vakitleri için ve dine hizmet için bu ilimleri öğrenmekte mahzur yoktur. (M. Rabbani, Hindiyye)
4- Falcılık bilgileri öğrenmek haramdır. (Hindiyye)
5- Kelam, yani iman bilgilerini ihtiyaçtan fazla öğrenmek caiz değildir. (Hadika)
İlmi, Allah rızası için ve Müslümanlara hizmet için öğrenmelidir. Mal, mevki kazanmak, kibir ve şöhret için öğrenmemelidir. İlmi de ancak Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları kitaplardan öğrenmelidir. (İslam Ahlakı)
Önce lazım olan
"Bir Müslümanın önce bilmesi lüzumlu bilgiler nelerdir?"
Her Müslümanın (İlmihal) öğrenmesi farz-ı ayndır. Allahü teâlâ, (Bilenlerden sorup öğreniniz) buyuruyor. Bilmeyenlerin, âlimlerden ve bunların kitaplarından öğrenmeleri gerekir. Bunun için, hadis-i şerifte, (İlim öğrenmek, kadın-erkek herkese farzdır) buyuruldu. Yapılması ve sakınılması gereken bilgileri, doğru yazılmış ilmihal kitaplarından öğrenmek lazımdır.
Âlimler, sözbirliği ile bildirdiler ki, her Müslümanın Ehl-i sünnet itikadını kısa olarak ve günlük işlerindeki ve ibadetlerdeki farzları ve haramları iyice öğrenmeleri farz-ı ayndır. Bunları ilmihal kitaplarından öğrenmezse, bid'at sahibi veya mülhid yani kâfir olur. Bunların fazlasını ve Arabi lisanının oniki âlet ilmini öğrenmek ve tefsir ve hadis-i şerif ve fen ve tıb bilgilerini, hesap, yani matematik öğrenmek, farz-ı kifayedir. Bu farz-ı kifayeyi, bir şehirde, bir kişi öğrenirse, bu şehirde bulunanların öğrenmeleri farz olmaz, müstehap olur.
Şehirde fıkıh kitaplarının bulunması da, İslam âlimlerinin bulunması gibidir. Böyle şehirde, fıkıh bilgilerinin fazlasını ve tefsir ve hadis öğrenmek hiç kimseye farz olmaz. Müstehap olur.
İhtiyaç halinde bilmeyenler, bilenlerden sormalı, bilenler de bilgisini gizlememelidir!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimin, ilmini gizlemesi, cahilin bilmediğini sormaması caiz değildir. Çünkü Allahü teâlâ "Bilmediğinizi âlimlere sorun!" buyuruyor.) [Taberani]
Dünya işlerini yaparken ahireti unutmak çok kötüdür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahir zamanda insanlar, camileri süsler, kalblerini viran ederler. Dinden çok elbiseye değer verirler. Dünyaları selamet ise, ahireti düşünmezler.) [Hakim]
Hep nafile namaz kılmak yerine, namazın nasıl kılınacağını öğrenmek daha kıymetlidir. Bilerek yapılan az amel, bilmeden yapılan çok amelden kıymetlidir. Bir şeyi iyi yapmak ancak ilimle mümkündür. Her şeyden önce ilim öğrenmeye çalışmalıdır!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allah indinde, ilim talebi, namaz, oruç, hac ve cihaddan efdaldir.) [Deylemi]
Konular
- TESLİS (ÜÇLÜ-BİRLİK) İNANCI HAKKINDA BİR SAVUNMA!
- Hristiyanların Kuran'a bakışı ve değerlendirmesi bu yazıda!
- Müslümanlara Sorumuz: Barnabas/Barnaba Yalanına daha ne kadar sarılacaksınız?
- ''Ama Siz Hristiyanlar biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz....'' DİYENLERE!
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Siz Hristiyanlar neden Pazar günü ibadet edersiniz?
- Hey gidi Hey... Sizin İncilleriniz de Hz.Muhammed Paraklet olarak geçiyor haberiniz yok!
- Bir şey soracağım Özgür; hani yazılarına 1-2 ay ara vermiştin? Bunları babam mı yazıyor?
- İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!
- Hristiyanlar kadına nasıl bakarlar? Ve Hristiyan bir kadın Nasıl yaşar?
- Teslisin neresini savunabilirsiniz ki? Bence tamamıyla büyük bir saçmalıktır!
- İNCİL’DE KADININ YERİ VE ROLÜ NEDİR? Sadece susun ve konuşmayın mı der?
- Vaftiz olmak nedir?
- Bu sitede ki, vaftiz tartışmalarına son veriyorum!
- Sizinkiler o daha küçücük ''günahsız'' çocukları vaftiz etmiyor mu? Ki ''günahlarından'' arınsın!
- Hem bizim Peygamberimiz köleleri özgürleştirdi. Yani bizim dinimiz de, İslamda kölelik olmaz!
- ''Ama Siz Hristiyan, biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz...'' DİYENLERE!!!
- Diyalog İslam'ı Hristiyanlaştırmak için değil, Diğer Mezhepleri KATOLİKLEŞTİRMEK İÇİNDİR!
- İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!
- Müslüman Kardeşler (İhvan'ı Müslimin) Şokta! Mısır'ın en ünlü Din Hocası, Hristiyan oldu!
- Sayın Admin, mesajlarımın kasıtlı olarak yayınlanmaması adi Şerefsizliktir!!!
- Bir Hristiyan nasıl ''Tövbe'' eder? Yada Hristiyanlıkta tövbe var mıdır? Ve nedir?
- Bir Hristiyan nasıl ''Tövbe'' eder? Yada Hristiyanlıkta tövbe var mıdır? Ve nedir?
- Abdest alır mısınız? Bahsettiğim Hakiki abdesttir!! Hristiyanlıkta Abdest Kavramı hakkında
- Gerçekten de Hristiyanlara tuvaleti Müslümanlar mı öğretti? Yoksa birer yalandan mı ibaret!
- Hristiyanlığa göre; Adem, Havva, Şeytan ve Elma! Kısaca bir özeti...
- Gerçekten de Teslis ile Tevhid inancı hakkında bir bilgin var mı? O zaman tıkla ve öğren!
- Kanlı Çağ!
- Bak Özgür efendi, Matta ve Luka da İsa'nın soyu farklı anlatılıyor!Sen ise çelişki yok diyorsun!