Dinler | Konular | Kitaplar

Serbest Kürsü

14,000 ELYAZMASI NÜSHA

Papirüslerin keşfiyle birlikte çok sayıda el yazması da gün ışığına cılktı. (Yeni Antlaşma'nın (incil) ilk yüzyıllarda yazılmış el yazması nüshaları günümüzde halen korunmaktadır. Bütün bunların ortaya çıkması, antik çağ el yazması eserler üzerinde bir otorite olan Sir Frederick Kenyan`nın şunları yazmasını sağladı:

"İncilin orijinal metniyle ilk yüzyıllarda yazılmış mevcut nüshaları arasında önemsiz denilecek derecede az bir zaman farkı vardır. Herhangi bir şüpheye karşı en sağlam temel de, Kutsal Yazıların bize o dönemde yazılmış esas haliyle ulaştığıdır. İncil'i oluşturan ayetlerin gerçekliği ve genel olarak bütünlüğü sağlam bir temele oturmuştur."

Tarihçi Luka diriliş de dahil İsa Mesih ile ilgili olayları anlatırken kendisinden "görgü tanığı" olarak söz eder. Bir tarihçi olarak 15 yılını Luka'nın İncil'deki anlatımları üzerine araştırma yapmakla geçirmiş ve bunların güvenilir olmadığını kanıtlamaya çalışmış olan Sir William Ramsay en sonunda şu sonuca varmıştır:

Boş Mezar! (Yaşanmış Kısa Bir Hikaye)

Uruguay Üniversitesinde öğrenci olan Biri bir gün bana şöyle demişti: "Profesör McDowell, Mesih İnancını neden ret edemiyorsunuz?" Çok basit bir nedenden dolayı diye yanıtladım. Tarihteki bir olayı İsa Mesih'in dirilişini açıklayamıyorum.
· Bu konu özerinde 700 saat çalışma ve araştırmadan sonra şu sonuca vardım; İsa Mesih'in dirilişi ya şimdiye kadar ki en kötü, en acımasız bir aldatmaca veya tarihteki en etkileyici gerçektir.
· Diriliş Meselesi "Hristiyanlık gerçek midir?" Sorusunu kendiliğinden ortaya çıkarır buna göre, her şeyden önce felsefi alanın dışında, tarihin konusudur bu. Hristiyanlığın kabul edilebilir tarihsel temelleri var mıdır? Diriliş inancına ilişkin yeterli kanıtlar bulabilir miyiz?

Mormonlara bazı sorularım olacak! Yazının en sonuna gelin!

İster bu yazının hepsini okuyun, isterseniz önce Mormonlar hakkında bilgi alın ya da yazının sonuna gelin!!!
Mormonlar dünyanın en hızlı gelişen dinsel kuruluşu olduklarını iddia etmektedirler. Kendilerine ait etkileyici istatistik raporları bu iddiaya ağırlık kazandırmaktadır. 1981 yılının Nisan ayında yapılan 151.Yıllık Genel Konferanslarındaki bilgiye göre 83 ülkedeki üye sayıları 4.638.000'e ulaşmıştır. Otuz bin misyoner her gün yeni insanları Mormonlaştırmaya devam etmektedir. 1980 yılında günde 578 kişi vaftiz oluyor, Mormon olarak yetiştirilen 65.000 bebeğin vaftizini saymazsak, vaftiz olanların toplam sayısı yılda 211.000 kişiye ulaşıyordu.1

''Elimizde ki İncil gerçek midir?'' diyene ithafen!

Allah her şeye kadir mi?
Allah’a iman etmeyenler için O’nun mukaddes kitaplarının değiştirilebileceğine, hatta yok edilebileciğine inanmak belki zor değildir. Fakat hem ‘Allah’a inanıyorum’hem ‘Tevrat, Zebur ve İncil değiştirildi’ diyenler, aşılamaz bazı mantık sorularıyla karşı karşıyadırlar:
Hıristiyanların ve Müslümanların inanışına göre Allah her şeye kadirdir.
Allah merhametlidir, mukaddes kitaplarını insanlara doğru yolu göstermek için vahyeder.
Fakat eğer Tevrat, Zebur ve İncil değiştirilebilirse, şu iki sonuçtan birini kabul etmek zorundayız:
Allah, kitaplarının yok edilmesini önlemeye (haşa) acizdir (ve böylece gerçekten her şeye kadir olamaz). Yahut,
Allah insanlara doğru yolu göstermeye yalnız ara sıra önem verir; şöyle ki, O’nun kitapları değiştirilir ve böylece insanlar doğru yoldan saparlarsa, O pek ilgilenmez, başka bir deyimle merhametsizdir (gene haşa!).

Geçmişte İznikte toplanan bir konsilde (o zamana dek 100 kadar olan) İncili 4e indirmişler, bu doğru mu ve doğruysa nasıl oluyor

İznikte (Nikaia) iki kez konsil toplanmıştır; ilki 325 ikincisi de 787 yılında. Bu konsillerin ikisinde de Kutsal Kitapın içeriği konusu tartışılmamıştır. Yeni Ahitte yeralan İncillerle ilgili olarak Kilise, daha ikinci yüzyılda bugün Yeni Ahitte yeralan dört İncilin gerçek olduğu konusunda karara varmıştı. Apokrif denilen, yani gerçek olmayan İncil türü aktarılar da varolmuştur, ancak sayıları yüzden çok azdır. Bu yazınlar daha o tarihlerde gerçek İncillerden sayılmamışlar, reddedilmişlerdir.

Modern ve eleştirel Kutsal Kitap araştırmaları, adı geçen bu apokrif eserlerin hiçbirinin Yeni Ahitte mevcut olan yazınlardan daha orijinal olamayacağı konusunda hemfikirdir. Burada apokrif sözcüğü ile tanımlanan şey, bu eserlerin içeriklerinin yalan, sahte ve gerçek imana aykırı oldukları anlamına gelmemektedir. Bkz: F.L. Cross (ed.), The Oxford Dictionary of the Christian Church. Oxford:OUP, 1990. Art. Apocrypha, The; Apocryphal, New Testament, The; Canon of Scripture.

Alkol içeren bir şeyi nasıl Tanrının kanı olarak tanımlarsınız? Tanrı sarhoş ediyor mu?

Kutsal Kitapta şarap sevincin ve kutsamanın sembolü olarak görünür; insanın yüreğini sevindiren şarabı Tanrı armağan etmiştir (bkz. Mezmur 104,15; Yaratılış 27,28; Amos 9,13). Ancak şarabın içerebileceği tehlikeler konusunda da uyarıda bulunulmuştur (Yaratılış 9,21; Özdeyişler 20,1; 23,20; 31,4vd; Yeşaya 5,11; 28,7; Hoşea 4,11). Şarap tapınak rahiplerine hizmet süresi içinde yasaktı. Vaftizci Yahya şaraptan içmemiştir (Luka 1,15; İsa ise şarap içmiş (Matta 11,29) ve Kanadaki düğün esnesında suyu şaraba dönüştürmüştür (Yuhanna 2,1vd). Şarap ve üzüm asması Mesihi semboller haline gelmişlerdir (Yaratılış 49,11; Markos 14,25). İsa, Son Akşam Yemeği olarak da bilinen ölümünden önceki son yemek sırasında havarilerine kadehi uzatırken şöyle der: Hepiniz bundan için. Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır (Matta 26,27vd).

Tevratta öldürmeyi emreden Allah, İsa gelince mi merhamete kavuştu da düşmanlarınızı sevin demeye başladı?

Başkasını öldürmenin caiz olması konusuyla savaş ve askeri gücün dini ve ahlaki konumu açısından bakıldığından Kutsal Kitabın tarihi, akışı içerisinde halkının Tanrının isteğini gitgide daha net bir şekilde anladığı ve İsa Mesihin yaşamı ve öğretisinde bütünlüğe eriştiği bir gelişimi göstermektedir. Bu gelişimi iki hatta sunuyoruz:

1. Beşinci emirdeki öldürme yasağı ve İsanın sevgi emri

Eski Ahitin insan yaşamının değeri ve onuru konusundaki öğretisi On Emirin beşincisinde çok açıkça ifade edilmiştir: Öldürmeyeceksin (Mısırdan Çıkış 20,13; Yasanın tekrarı 5,17). Buradaki öldürmeyeceksin ifadesi haksız yere, cinayet amacıyla öldürmeyeceksin anlamına gelir, zaten Kutsal Kitaptaki ibranice sözcükte bu anlamdadır. Bu emir öncelikle cinayeti tanımlar, ancak ölüme sebebiyet vermeyi de kapsar.

Neden yahudiliğe tek kelime bile edemiyorsunuz? Yoksa gerçekten hristiyanlık yahudilerin kontrolünde bir din midir?

Eski Ahitin ortak geleneği içinde Katolik Kilisesi sosyal öğretisi sayesinde tek Tanrının çocukları olan insanlık için adil ve barış dolu bir geleceği inşa etmek için yahudi kardeşleriyle de diyalog ve işbirliği kurabileceğinin bilincindedir. Ortak ruhani miras karşılıklı anlayış ve değer vermeyi kolaylaştırmaktadır ki, bu her türlü ayrımcılığı aşmak ve insan onurunun korunması konusunda birliğin gelişebileceği temeli oluşturmaktadır. Benzer bir şekilde Nostra Aetatenin 3. bölümü de hristiyanları ve müslümanları geçmişi bir kenara bırakmaya, karşılıklı anlayış için çaba göstermeye ve sosyal adaletin korunması ve teşviki, ahlaki değerlerin ve hemde bütün insanlar için barış ve özgürlük için birlikte çaba göstermeye davet eder. Kilise ile diyalog ve işbirliği yoluyla dünyada daha çok adalet ve daha yoğun barış için çaba gösterme çağrısı hiçbir dini ve hiçbir iyi niyetli insanı dışlamaz.

Tanrısal cevher ölümlü olabilir mi? İsa çarmıhta öldüğünde tanrısal cevheri de öldü mü?

Tanrı – Kutsal Kitapta sık sık denildiği gibi – Diri Tanrıdır. O bütün yaşamın kaynağıdır (bkz. Mezmur 36,10). Tanrının ölümün kudretine tabi değildir. Ölümsüzlüğün tek sahibi Odur (Timoteyusa 1.Mektup 6,16). Tanrısal cevher ölümlü olamaz.

Hristiyan inancın göre ölümsüz Tanrı, fani (ölümlü) insanlara sevgiyle bağlı olduğunu İsa Mesihte açınlamıştır. En ağır, en sıkıntılı zamanlara dek daima bizlere yakındır. İsa haçta canını insanlar için feda etmiş ve insan olarak ölmüştür. Tanrı, çarmıha gerilmiş olan İsada mevcuttu ve İsanın ölümünü sevgisiyle duyumsadı. Ancak Tanrı bu sırada Tanrı olarak ölmemiştir, varolmaktan vazgeçmemiştir, Tanrısal cevheri sönmez. Tanrı ölümsüzdür. Ancak Tanrı acısını paylaşır şekilde ölürken İsanın yanındaydı ve ölüm aracılığıyla Onu yeni ve ölümsüz yaşama diriltti.

Hristiyanların, Evrim teorisi hakkında ne düşüncesi!

1985 yılında Alman Ruhani Meclisi tarafından yayınlanmış olan Katolik Yetişkinler Katekizmi s. 93 vd. bu konuda şunları söylemektedir:

Kutsal Kitapın yaradılışla ilgili öyküsünün teolojik ifade amacını dünyasal betimlemesinden ayırt ettiğimiz zaman şu sorun ortaya çıkar: Yaratılış ile evrimin ilişkisi. Günümüz doğa bilimcilerinin büyük çoğunluğu tüm maddi varoluşun evrim yolunda insana, evrimin hedefine kadar gitgide daha yüksek oluş ve yaşam formlarına yönelik yolda olduğu hipotezinden yola çıkarlar. Buna göre insani yaşam henüz yaklaşık 2 milyon yıldır mevcutken, evren yaklaşık 12 milyar, dünyamız da 5-6 milyar yıl önce varolmuştur, yaklaşık 3 milyar yıl önce ilk canlı varlık ortaya çıkmış olmalıdır.

Neden siz bir idam aracı olan Haça tapıyorsunuz? Eğer İsa bir tabancayla öldürülmüş olsaydı, bir tabancaya da ibadet edermiydini

Vereceğimiz cevapta öncelikle Mesih İsanın haç üzerinde ölümünün bir ümit sembolü olarak nasıl anlaşıldığını açıklayacağız. Bundanda litürjik ayinlerde Haça tapınma aydınlanacak, özellikle Kutsal Cuma ayinlerinde Haça hürmet olarak nitelendirilen litürjik dua ve daha sonra Hristiyan normal yaşantısında Haça saygı açıklanacaktır.

Kilisenin öğretsine göre tapma yalnızca Allaha mahsus yapılır. Eğer litürji de Haça hürmetten bahsediliyorsa ve buna adoratio crucis deniyorsa, bu sözcüğün burada kullanılması yanıltıcıdır ve yalnızca şu manada anlaşılmalıdır: Haça gösterilen hürmette, Haça gerilene, yani Mesih İsaya tapınılmaktır. Eğer İsa başka bir idam aletiyle öldürülmüş olsaydı, Hristiyanlar bu aletlere (İsanın zamanında daha tabanca yoktu) Haç yerine hürmet ederlermiydi gibi varsayımlı soruya burada cevap vermeye gerek kalmamıştır.

Eğer İsa hayatını bağışladığı için bir kahraman ise intihar sardırısı yapan müslüman kişilerinde böyle görülmesi gerekmiyor mu?

İntihar eylemcisi; bir veya birçok kişiyi öldürmek amacıyla kendi hayatını ortaya koyup saldırı düzenleyen kişiye denir. Belirli bir amaç için kendi hayatını feda etme olayına Romalılar zamanında rastlarız. Günümüzde kendi hayatını feda etme düşüncesi daha fazla redikalleştirilerek, ölümün yalnızca bir seçenek değil aynı zamanda eylemin gerçekleştirilmesiyle özleşmesidir. Eylemci yalnızca kendi ölümünü değil, aynı zamanda kendisiyle birlikte münkün olduğu kadar çok insanın hayatına son vermeyi tasarlar. Kişinin kendi ölümü baştan beri tasarının temelini oluşturur. [...]